“Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere.”
Orhan Veli Kanık
…
…
Mevsim sonbahar olsa bile, hayat tıpkı bir ilkbahar canlılığında…
Sokaklar, caddeler, işyerleri hareketli…
Sonbahar renkleri sıcak mı sıcak…
Sarı, turuncu, kırmızı, kahverengi yapraklar.
Yazın verdiği rehavet ve yorgunluk çoktan gerilerde kalmış…
Vapurlar, otobüsler, minibüsler, trenler sürekli yolcu taşıyorlar…
İstasyonlarda, otogarlarda, havalimanlarında gittikçe artan bir canlılık…
Öğrenciler yepyeni derslerle, yepyeni konularla tanışıyorlar.
Şairler, yazarlar, besteciler yeni ilhamlar peşindeler…
Ressamlar yeni çizgiler, yeni desenler, yeni dekorlar arıyorlar.
Karadeniz’de, Ege’de, Akdeniz’de balıkçılar çoktan açık denizlere yelken açtılar.
Yelkenler fora!
Denizin hırçınlığına aldırmadan üstelik.
Rastgele balıkçılar rastgele!
…
Sultanahmet’te, Ayasofya’da okunan ezanlar…
Namaza hazırlık yapan insanlar…
Allah’a yalvarıyorlar:
Ya Rabbi!
Hasta kullarına şifalar…
Dertli kullarına devalar…
…
Eminönü’nde Yenicami avlusunda güvercinler…
Güvercinlere buğday atanlar…
Vapurlarda martılara simit atanlar…
Martı çığlıkları…
Fatih Camii avlusunda kumrular, serçeler…
Bu tabloda Allah’ın hangi isimleri tecelli ediyor?
…
Ömürler adım adım ilerliyor.
Çocukluk ve gençlik çoktan gerilerde kalmış.
Aşırı hırslar, ihtiraslar, rekabetler de gerilerde kalsın, kalmalı.
Evet sonbahar mevsimi biraz da durmak ve düşünmek demek.
Sonbahar mevsimi biraz da tevekkül demek.
Sonbahar, geçen ayların, mevsimlerin, yılların farkına varmak demek.
…
Farkında mıyız?
Çok büyük bir yolculuk var bir başka diyara doğru.
Farkında mıyız?
Çok büyük bir sevkiyat var.
Farkında mıyız?
Ebedi bir âlem bizi bekliyor.
Farkında mıyız?
Çoktan gerilerde kalan çocukluğumuzun…
Farkında mıyız?
Çoktan gerilerde kalan gençliğimizin…
Farkında mıyız?
….
Farkına varmak, kâinattaki şiir gibi matematiğin…
Farkına varmak, insan için özel olarak hazırlanmış dünyanın…
Farkına varmak, atmosferdeki dengelerin, denklemlerin…
Yağmur damlacıklarının mimarisinin farkına varmak.
Rüzgârları insan için kim estirir?
Denizler karaları neden, niçin istila etmez?
Dev bir ateşküre olan Güneş’i,
Her sabah ve her akşam dünya ufuklarında eşsiz bir tablo olarak kim resmeder?
İlkbahardan yaza, sonbahardan kışa…
Mevsimleri kim değiştirir?
Bu mimari, bu matematik…
Bu sanat, bu geometri…
Bu yerler, bu gökler…
Bu dengeler, bu denklemler…
Kim için, kimin için?
Kimin eseri?
Farkında mısın?
…
Meraklıları için bir müzik listesi verelim:
Ah Le Yar Yar – Hüseyin Turan
Ey Büti Nev Eda – Zülfü Livaneli
Lamma Bada Yatathanna – Bu eşsiz Endülüs-Arap ezgisini youtube’da “Philarmonie 2016” kelimeleriyle aratarak bulup dinleyin. Burada senfonik yorumunu dinleyeceksiniz. Ama eserin orijinalini, ilk halini başka sanatçılardan dinleyebilirsiniz.
Nazende Sevgilim – Mehmet Özkaya (Bu parçayı Azeri gençlerden oluşan bir topluluk da çok güzel yorumlamış. Youtube’dan bulup dinleyebilirsiniz.)
Evlerinin Önü Mersin – Hüseyin Turan. (Bu güzel Isparta türküsünün enstrümantal yorumları da youtube’da var.)