• İdeali Olan İnsanlar İddialı Olmalıdır
    İdeali Olan İnsanlar İddialı Olmalıdır
  • Aydil Erol: “Dostların Hasını Gördüm”
    Aydil Erol: “Dostların Hasını Gördüm”
  • İstanbul’un En Büyük Kütüphanesi Rami’de Açılıyor
    İstanbul’un En Büyük Kütüphanesi Rami’de Açılıyor
  • Nâzım Tektaş ile Mülakat
    Nâzım Tektaş ile Mülakat
  • Muaz Ergü’nün Mehmet Nuri Yardım ile Mülakatı
    Muaz Ergü’nün Mehmet Nuri Yardım ile Mülakatı
  • Ahmet Efe: “Sanatta Asıl olan İnançtır”
    Ahmet Efe: “Sanatta Asıl olan İnançtır”
  • Hüseyin Kutlu: “Yazı Sanatımıza Ciddi Bir Alaka Var”
    Hüseyin Kutlu: “Yazı Sanatımıza Ciddi Bir Alaka Var”
  • İttihadı İslam, Meşveretle Olacaktır
    İttihadı İslam, Meşveretle Olacaktır
  • İhsan Kurt ile Mülakat  
    İhsan Kurt ile Mülakat  
  • Muzaffer Deligöz ile Mülakat (1)
    Muzaffer Deligöz ile Mülakat (1)

YAZARLARIMIZ

Necati Kağan Çetin
Necati Kağan Çetin
Eklenme Tarihi: 24 Kasım 2022, Perşembe 14:41 - Son Güncelleme: 24 Kasım 2022 Perşembe, 15:22
Font1 Font2 Font3 Font4
İlkokulun büyülü yılları

Dünyada her şeye değer biçilebilir. Ama öğretmenin eserine değer biçilemez.
Socrates

Daha önce de yazmıştım. Yine yazacağım.
Öğretmenimiz 1984 yılının Haziran ayında mezun etmişti bizi ilkokuldan. Aradan 38 yıl geçti. Hâlâ zaman zaman telefonla görüşüyorum ilkokul öğretmenimle. Hayatımızda temel olacak her şeyi o öğretmişti bize. Okuma yazma, dört işlem, matematik, geometri, fen bilgisi, resim, müzik, hayat bilgisi…
Evet tam olarak böyle:
Hayat bilgisinin çok büyük bir bölümünü ilkokul öğretmenleri öğretirler.
Hayat bilgisi işte… Hayata dair ne varsa, hepsinin bilgisi.
Beş yıl boyunca hep aynı öğretmende okumuştum. Belki de bu yüzden unutamıyorum onu.
Benzer şeyleri diğer ilkokul arkadaşlarım da söylüyorlar.
Bir düşünün…
Bir arada, aynı sınıfta beş yıl boyunca okuyorsunuz.
Öğretmen, her öğrencisiyle ayrı ayrı ilgileniyor.
Kalem tutmayı, defterin sayfalarını çevirmeyi öğretiyor.
Söz isterken parmak kaldır ve öğretmenin sana söz vermesini bekle.
Bunlar son derece önemli konular.
İlkokulda bunların hepsini öğrenmek gerekiyor.
Öğrendin öğrendin.
İlkokuldan sonra da öğrenebilirsin bunları.
Ama geç kalırsın.
Evet, ilkokul çok önemli, çok değerli.
Unutulmaz bir dönem.

Sınıf içindeki panolarda tarih çağları, mevsimler, büyük resimler halinde asılı.
İlk çağ, orta çağ, yeni çağ, yakın çağ… İlkbahar, yaz, sonbahar, kış…
Sınıfta güzel resim yapanların resimleri de asılı.
Dönem içinde yazılılar, sözlüler, tahtada problem çözmeler, tahtaya sözlüye kalkmalar…
Ne için?
Öğretmenden iyi bir not almak için.
İşte bütün bu süreçlerde öğretmen, öğrenciyi bir yerden alıyor, bir başka yere getiriyor.
Aradan uzun yıllar da geçse, ilkokul yılları, ilkokul öğretmeni, ilkokul arkadaşları unutulmuyor.

Sonra beden eğitimi dersleri.
Bu derslerde beden eğitimi öğretmenimizin öğrettiği hareketler: Rahat, hazır ol, uygun adım marş! Spor hareketleri, ısınma turları. Hava yağışlı olduğu zaman, sınıf içinde işlenen beden eğitimi dersleri. Beden eğitimi öğretmenimizin mandolini adeta konuşturacak kadar güzel çalması… O derslerde mandolin eşliğinde öğrendiğimiz şarkılar…
Orda bir köy var uzakta,
O köy bizim köyümüzdür…

Sonra müzik dersleri.
Müzik öğretmenimiz, müziğin temeli olan pek çok konuyu 40 yıl önce öğretmiş bize:
Porte, nota, sol anahtarı…
Do gamı: Do, re, mi, fa, sol, la, si, do!
Müzik derslerinde çaldığımız flüt, melodika, mandolin, org…
Öğrendiğimiz birbirinden güzel şarkılar…

Zaman zaman okul müdürü sınıfa geliyor. Dersleri dinliyor.
Bütün öğrenciler son derece ciddi, dikkatli.
Müdür, tebessümle bütün sınıfa bakıyor. Öğretmenimizi ve öğrencileri tebrik ediyor.

Okulumuzun çok iyi bir folklor ekibi vardı.
O ekip yılın belli dönemlerinde kapalı spor salonunda folklor yarışmalarına katılırdı.
Hatta bir defasında Ankara’da Türkiye genelinde yapılan bir folklor yarışmasına katılmıştı. TRT o yarışmaları televizyonda yayınlamıştı.

Şimdilerde o sınıftan mezun olan arkadaşlarımızın kimi doktor, kimi avukat, kimi öğretmen, kimi mühendis, kimi sürüş öğretmeni veya işadamı oldular. Kimi Kanada’da, kimi İsviçre’de… Bazısı Ankara’da, bazısı İstanbul’da…

Teneffüs zili çaldığında öğrencilerde bir hareket, bir koşuşturma…
Öğrenciler asla yorulmuyorlar.
Kantinden alınan simitler… Evden getirilen beslenme çantaları…
Kalemler, silgiler, etiketler, kalemtraşlar, resim defterleri, müzik defterleri, güzel yazı defterleri…
Hepsinin yeri ayrı, güzelliği farklı.

Şimdi zaman zaman memlekete gittiğimde ilkokulumun önünden geçiyorum.
Kırk yıl önceki okulum hâlâ aynı.
Kırk yıl öncesinden, çok uzaklardan, zaman perdesinin ötelerinden gelen sesler…
Unutulmaz zamanlarmış.

Bir rica ve hatırlatma: Bu yazıyı okuyanlar, çevrelerindeki öğretmenleri arayıp sorsunlar. Öğretmenler Günü’nü kutlasınlar. Bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü kutlu olsun.

O dönemlerden kalma bazı şarkılar var. Bu güzel kayıtlar için TRT’ye teşekkürler. Merak edenler youtube’dan dinleyebilirler:
Öğretmenim Canım Benim – TRT Arşiv
Ethem Adnan Ergil – Ilgaz
Modern Folk Üçlüsü – Gezsen Anadolu’yu – TRT Arşiv
Ali Rıza Binboğa – İlk Öğretmen – TRT Arşiv
TRT Çocuk Korosu – Dalda Duran Üç Elma (Piyano)
Sen Varsın Hep Öğretmenim


» YAZARIN DİĞER YAZILARI


BU YAZIYLA İLGİLİ YORUM YAZIN