Meçhule açılan kapıları, duaların nurdan anahtarı ile açanlara selam olsun.
Prof. Dr. Ümit Meriç – DUALAR VE AMİNLER
…
…
Hemen her gün o güne dair planlamalar yaparız. Şu saatte şu yapılacak. Şu saatte buraya gidilecek. Sonra, sonra, sonra….
Bir de bakmışız ki hiç hesapta olmayan yeni gelişmeler olmuş. Yeni şartlar ortaya çıkmış. Eski şartlar kısmen veya tamamen değişmiş.
Evet hayat tam olarak böyle bir şey. Yüzde yüz kontrol edemediğimiz bir hayat yaşıyoruz. Hayatı bir yere kadar kontrol edebiliyoruz. Sonra? Sonrasına gücümüz yetmiyor. Kendi sınırlarımızı fark ediyoruz.
İnsan kaç yaşında olursa olsun, ne iş yaparsa yapsın, ister zengin ister fakir olsun, bu böyle.
…
Hatırlayalım:
2019 yılında dünya bildiğimiz o eski dünyaydı. Belli bir rutin vardı. İşler, seyahatler, alışverişler, iş yapma tarzları, ekonomi, alışkanlıklar… 2020’nin Mart ayıyla birlikte bütün dünya değişti birdenbire. Pandemi-koronavirüs gerçeğiyle tanıştık. Bu süreçle birlikte maske, mesafe, temizlik kuralları, hijyen, enflasyon, işsizlik, seyahatlerin kısıtlanması, internet üzerinden görüşmeler, herkesin psikolojik olarak yıpranması, uzaktan çalışma… Ve şu anda dünyanın geldiği nokta.
Evet, 2022 yılı 2019’dan çok farklı.
…
Bir işadamı. Uzun yıllar boyu okumuş, çalışmış, seyahatler yapmış. Çok farklı iş bağlantıları kurmuş. Farklı ülkeleri gezmiş görmüş. Çalışmış, kazanmış, yeni yatırımlar yapmış. Ama hayatı boyunca ben kimim, bu hayatta ne arıyorum, beni yaratan kim, yaşatan kim, gibi sorularla hiç karşılaşmamış. Hayatın anlamıyla, önemiyle, değeriyle, süresiyle, amacıyla hiç ilgilenmemiş… Ama birden öyle acayip hadiseler yaşamaya başlamış ki, daha önce uzağından bile geçmediği sorular sormaya başlamış. Bu hadiselerin ve soruların sonunda hayatı bambaşka bir çizgiye varmış. Merak edenler okuyabilirler: OL DEDİ OLDUM. MEHMET SALİM ÖZTOKSOY. HAYY KİTAP.
…
1200’lü yıllarda Avrupa tarihi, sıradan olaylarla devam edip gidiyordu. 1299 yılında tarih sahnesine Osmanlı Devleti’nin çıkmasıyla birlikte, hem Avrupa hem de dünya tarihi, büyük değişim ve dönüşümler yaşadı. Avrupa, insan haklarıyla, hukukla, adaletle, medeniyetle tanıştı. İstanbul fethedildi. Doğu Roma İmparatorluğu-Bizans tarihe karıştı. Bütün İslam dünyası, Osmanlı Devleti’nin himayesine girdi.
…
1980’lerde dünya iki kutupluydu. ABD-SSCB merkezli iki farklı kutup vardı: NATO-VARŞOVA PAKTI. Bir başka ifadeyle Kapitalizm-Komünizm. Bir diğer ifadeyle serbest piyasa ekonomisi-planlı ekonomi. 1989 yılından itibaren birkaç yıl içinde Sovyetler Birliği tarihe karıştı. Komünizm, Lenin’in ifadesiyle “tarihin çöp sepetine” atıldı. Böyle büyük bir yıkılışı hiç kimse beklemiyordu. Şimdilerde yeni bir dünya kuruluyor.
…
Eskiden fizikte Lavosier’in “Kütlenin Korunumu Kanunu” vardı. Yani var olan bir şey yok olmaz, yok olan bir şey var olmaz. Bunun doğru olmadığı Heisenberg’in 1927 yılında ortaya koyduğu Belirsizlik İlkesiyle ispatlandı. Mikroskobik bir parçacığın aynı anda hem konumundan hem de hızından asla emin olamayız. Masadaki bir bardak için şu saatte şurada duruyor diyebiliriz. Ama aynı cümleyi elektronlar ve fotonlar için kuramayız. Bir elektron aynı anda hem burada hem de bir başka yerde olabilir. 1927 yılına kadar, Eski Fizik-Newton Fiziği üzerine kurulu bir dünyada yaşıyorduk. O dünyada her şey kesindi: Ya varsın veya yoksun. Ya yaşıyorsun veya ölüsün. Ya buradasın veya oradasın. Ortası yok. Başka ihtimal yok. Oysa Heisenberg’in Belirsizlik İlkesi ile Newton Fiziği tarihe karıştı. Yeni Fizik geldi: Kuantum Fiziği. Aynı anda birkaç yerde olabilmek. Heisenberg, 1932 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü aldı. O tarihten beri ne olacağından asla emin olamayacağımız bir dünyada yaşıyoruz. Bütün bunlar ne anlama geliyor? Elveda tarihi maddecilik, elveda materyalizm.