Warning: Use of undefined constant full - assumed 'full' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/yenirady/yakuptutum.com.tr/arsiv/wp-content/themes/iyi tema/header.php on line 147


  • İdeali Olan İnsanlar İddialı Olmalıdır
    İdeali Olan İnsanlar İddialı Olmalıdır
  • Aydil Erol: “Dostların Hasını Gördüm”
    Aydil Erol: “Dostların Hasını Gördüm”
  • İstanbul’un En Büyük Kütüphanesi Rami’de Açılıyor
    İstanbul’un En Büyük Kütüphanesi Rami’de Açılıyor
  • Nâzım Tektaş ile Mülakat
    Nâzım Tektaş ile Mülakat
  • Muaz Ergü’nün Mehmet Nuri Yardım ile Mülakatı
    Muaz Ergü’nün Mehmet Nuri Yardım ile Mülakatı
  • Ahmet Efe: “Sanatta Asıl olan İnançtır”
    Ahmet Efe: “Sanatta Asıl olan İnançtır”
  • Hüseyin Kutlu: “Yazı Sanatımıza Ciddi Bir Alaka Var”
    Hüseyin Kutlu: “Yazı Sanatımıza Ciddi Bir Alaka Var”
  • İttihadı İslam, Meşveretle Olacaktır
    İttihadı İslam, Meşveretle Olacaktır
  • İhsan Kurt ile Mülakat  
    İhsan Kurt ile Mülakat  
  • Muzaffer Deligöz ile Mülakat (1)
    Muzaffer Deligöz ile Mülakat (1)

YAZARLARIMIZ

Filiz Çırpıcı

Warning: Use of undefined constant first_name - assumed 'first_name' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/yenirady/yakuptutum.com.tr/arsiv/wp-content/themes/iyi tema/yazarlar_single.php on line 41
Filiz
Warning: Use of undefined constant last_name - assumed 'last_name' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/yenirady/yakuptutum.com.tr/arsiv/wp-content/themes/iyi tema/yazarlar_single.php on line 41
Çırpıcı
Eklenme Tarihi: 12 Ağustos 2021, Perşembe 02:25 - Son Güncelleme: 12 Ağustos 2021 Perşembe, 02:26
Font1 Font2 Font3 Font4
Yunus’tan İnciler

 

Gelin, Yunus’tan birkaç kelam dinleyelim dostlar! Bize güzel kapılar açsın, gönlümüzü ferahlatsın biraz.

 

İnsanı anlatsın bize, ruhunun derinliklerinden söylesin. Yüzyıllar ötesinden bize, bizi anlatsın. Anlatsın ki bilelim kendimizi, insanı tanıyalım.

 

İnsanı tanımak, bilmek, en değerli bilgi. Bilginin, ilmin özü. Tasavvuf öğretisinin de merkezine oturan, adeta bu felsefenin şahdamarı olan bir hadis vardır: “Kendini bilen Rabbini bilir.” Rabbini bilen; yaradılışın, kainatın, insan olmanın manasını bilir. Bilir de insana yakışır şekilde yaşar.

 

Hani aşktan söz etmişti bir şiirinde, insanın en büyük davası aşktan. Aşkı olmayan gönülleri taşa benzetmişti:

 

“İşitin ey yarenler / Aşk bir güneşe benzer / Aşkı olmayan kişi / Misâl-i taşa benzer” derken. Üzerinde hayatın yeşeremediği renksiz, heyecansız taşlara. Ve şöyle devam etmişti:

 

Taş gönülde ne biter
Dilinde ağu tüter
Nice yumuşak söylese
Sözü savaşa benzer

                                         

Öyle değil mi ya! Böyle bir gönülde nasıl bir hayat canlanabilir, güzellikler nasıl neşv ü nemâ bulabilir? Toprak gibi yumuşak ve alçakgönüllü olmadıkça üzerinde türlü çiçekleri nasıl bitirebilir?

 

Böyle sevgiden, derinlikten, tevazudan uzak insanların dilinde de ağu tüter. Zehirlidir sözleri; acıdır, yaralayıcıdır. Dilleri ne söylerse söylesin; bu aşktan mahrumların kalp dili, acı konuşur.

 

Emrem Yunus çözmüştür bu lisanı. Nice yumuşak da söyleseler der; ehl-i kalp, ehl-i aşk olmayanın sözü, savaşa benzer.

 

Sözün mahiyetinde değilse bile kopup geldiği kalbin tellerinde bir hoyratlık vardır, bir nâdânlık. Bir kavgası vardır bu insanın dünyayla, insanlarla. Ve her şeyden önce, kendisiyle.

 

Kelimelerle izah edemez insan bu hali, hisseder ancak. Nasıl “Gözler yalan söylemez” ise, kalp dili de her şeyi açık eder.

 

İçinde batman batman sevgi barındıran nice alelâde söz de vardır ki; bal gibi akıverir dinleyenin içine, sızıverir inceden incelerine. Sadedir, basittir kelimeler belki ama muhabbet yüklüdür, ağır çeker.

 

Söyleyenin şefkatini, sıcaklığını, güzel kalbini yüklenmiştir bu sözler. Hangi dilden, hangi alfabeden söylenirse söylensinler farketmez.

 

Hani demiştir ya atalar: “Testi, içinde ne varsa dışına onu sızdırır” diye. İşte tam da öyle. İçinde olanı yansıtabilirsin, aksettirirsin ancak.

 

Velhâsıl ; “Satırdan değil, sadrdan söylemek lazım” denmiştir. Sadrdan, yani gönülden.

 

Gönlünde aşkın güneşi olsun ki, sözünde de o güneşin pırıltıları görünsün. Kibirli, sert duran  taşın, unufak olup bereketli, cömert topraklara dönmesi gibi, aşksız gönüllerin de muhabbetle  dolup taşıp, güzellikler yeşertmesi ne güzel!


» YAZARIN DİĞER YAZILARI


BU YAZIYLA İLGİLİ YORUM YAZIN