Kişisel gelişim, insanın kendine yapacağı bir iyileştirme hareketidir. Kendimizi geliştirmenin sorumluluğundan kaçmak, idrak yoksunluğunun bedeli, bağımlı ve aciz bir hayat yaşamaktır. Bizi değişimden uzaklaştıran, gelişimi yaşamaktan alıkoyan alışkanlıklar, duygular yoksunluklar içinde bağımlılıklara dönüşür. Her türlü bağımlılık tedavi edilmediği sürece insanı tüketen bir hastalıktır.
Mazeretlere sığınmak, hep birilerini ve şartları suçlamak sığındığımız en güvenilir limandır. Bir diğer kısırdöngü sürekli bir beklenti halinde olmaktır. Sonuçları sebeplere dayandırmaya çalışırken kaçırdığımız anlar birikip, koskocaman beyhude bir hayata dönüşür.
İnsan zihninin bir gününü gözlemlediğinizde; büyük bir zaman dilimi geçmişte, bir o kadar gelecekte geriye kalan süre de kendi ukdelerini televizyon dizilerinde teselli etmek, internet, oyun başında geçirmekten ibarettir. Şimdiki zaman kipleriyle konuşan insanla karşılaşmak mucize gibidir. ‘’ Yaptım, yaşadım, yapacağım, yaşayacağım’’ şu an dondurulmuş gibi adeta sormak lazım ‘’ Şu an ne yapıyorsun?’’
Mutluluğu, sevmeyi, paylaşmayı, ibadet etmeyi, spor yapmayı, kitap okumayı, herhangi bir hobi ile meşgul olmayı çok basit yaşaması mümkün olan anları dahi yok edip, her şeyi bir nedene, beklentiye hapsedip ömür boyu tutsaklıklarla yaşıyoruz.
Suçlamak, ağlamak, isyan etmek, değişime direnmek, egoların altında ezilmek, ön yargılarımız, öfkemiz, kendimizle ve insanlarla bitmeyen savaşımız bizi darlığa sürüklüyor. Nefessiz kalıyoruz. Sürdürülebilirliği mümkün olmayan bir gam ve acizlik hali ile de çok başarılı bir hayat sürmüş gibi gurur duyuyoruz.
Kendini dev aynasında görmekten kurtulup, egosu ile yüzleşme cesareti olan insan başarıya kapı aralamış demektir. İlk önce aciz bir kul olduğunu kabul etmekle başlayacak değişim yolculuğuna. Her ne yaşadıysa ve yaşamaya devam etmekteyse hepsindeki hatalarını gözden geçirip, hak etmedim psikolojisinden sıyrılıp, kendi gerçeğini kabul edecek. Ve bu farkındalık ile kendi yoksunluklarıyla edeceği mücadele başlayacak. Kendini aşmanın sorumluluğunu alacak, inanç, tevekkül, sevgi ve sükûtla… Bu vakitten sonra hayatında bir alan oluşturduğu için kendisine akan huzur ve değişimin lezzetini tatmaktır geriye kalan.
Büyük çoğunluğumuzun ortak yoksunluğu, zamanı etkin kullanamamak ve okuma yoksunluğudur. Günde en az beş saat televizyon başında, internette, oyun oynarken geçen vakit şeytanın hilesinden başka bir şey olmasa gerek. Bunun yanı sıra faydasız, ilmi değeri olmayan yayınlar okumak da bir zaman kaybı ve hiledir.
Günlük tempomuz içinde okumak için bir zaman dilimi ayırmalıyız. Okuduğumuz yayınların da güçlü, güvenilir kaynaklar olması, bilimsel, edebi kalitesine önem vermeli bunun yanı sıra her tür fikrin zenginlik olduğu bilincinde olmalıyız. Bilgiye hızlıca ulaşmanın mümkün olduğu günümüzde doğru bilgiye ulaşmak çok daha önemli, dikkat çekilmesi gereken bir konudur. Bu idrakle fayda sağlayabiliriz.
Doğru okuma alışkanlığı sayesinde insan yeni kelimeler, kavramlarla tanışıp olayları farklı bakış açılarından inceleme ve değerlendirme yeterliliği kazanacaktır. Kazandığı ufuk haklı bir özgüven katacak, cüretkâr değil düşünme kapasitesi, etkili konuşma kapasitesi gelişmiş, kültür birikimi olan sosyal bir insan haline dönüşecektir.
Yeni bir yılla birlikte, kendinize bir iyilik hareketi başlatıp, bir dergiye abone olun, aylık kitap okuma hedefleri belirleyin ve evde bir kitap okuma köşesi oluşturun. Bir hobi edinin, günlük yürüyüş dahi olsa mutlaka spora hayatınızda bir yer açın. Küçücük dokunuşlar ile hayatın sorunlar içinde dahi ne kadar yaşanılır olabildiğine şahit olun.
Hayatın öznesi olarak, rutinlikten sıyrılıp, her daim gelişim ve değişim aşkı içerinde olun. Bu temenni ve heyecanla, yeni yılınızı kutlar, sağlık, huzur ve mutluluk dilerim.
15 Ocak 2021 tarihinde yazınızın yaınlandığını farkedince çok mutlu oldum ama içime sine sine okuyup düşünebileceğim bir ortam ayarlayamadığım için bugüne kaldı. İnsanın ruhuna dokunan kendinde hissettiği noktalara dokunmanız hep hayrete düşürüyor beni. İyiki varsınız Kaleminiz hiç tükenmesin inşAllah