Çok güzel bir babaanne hatırası anlatacağım size. Fakat önce şu notu yazmalıyım: Kitabı tekrar “kıymetli” hale getirmeliyiz.
Kıymetten kastımın elbette; para eden, borsası olan, yeni kârlar için zenginlerin üzerine yatırım yaptığı ürünler, mallar demek olmadığı malum…
Kıymetten kastım; muhteremlik, yani ona saygı gösterilip hürmet edilmesi, bir malın kâğıt bedelini ölçmekten çok, kitabın ve yazının hakiki değerinin idrak edilebilir olması.
Bu ise, çeşitli boyutları olan ve ancak “el birliğiyle” yapılabilecek bir iş.
Kitaba, yazıya, yazana hürmeti anlatabilmek için şimdi lütfen şu hatıramı okuyun:
Bir yaz günüydü.
Babaannem kapısının önündeki taşlığa sandalye çıkartıp, misafirlerini oturttu. Kapının hemen içinde, baca altındaki ocağa da çay suyunu koyuvermişti. Ben süt içmeyi severdim ama kahvaltıda da taze çay yapılan nadir evlerden biriydi babaannemin evi.
O şimdi içeri de girse, açık kapının dışında da olsa misafirleriyle sohbete devam ediyor, doğuştan sürmeli kirpikleri içindeki berrak, mavi gözleriyle insanlara gülümsüyor, anlaşılır cümleler kurarak konuşurken kelimeleri de tane tane söylüyordu.
Aşevinden son çıktığında boş bir paket vardı elinde. Yüz gramlık küçük boy çay paketlerinden biriydi bu. Herkes konuşulan mevzuya odaklanmıştı ama ben babaannemin, parmaklarıyla oynar gibi, alışkın hareketlerle ne yapacağını takip ediyordum. Üzeri iki renk baskılı kâğıt paketin içinde, çay tozunun dökülmemesi için konmuş ince kâğıttan bir torba daha vardı. Dikkatle onu çıkarmış, kıvrılmış katlanmış kısımlarını zedelemeden açmıştı. Üstü buruşuk, damarları gözüken ama temiz ve marifetli parmaklarıyla epey uğraşarak, nihayetinde iki avucunun ayası kadar ancak gelen bu beyaz kâğıdı güzelce düzledi ve sanki bir resmî evrakmış gibi muntazam şekilde katladı.
Birazdan, ayağa kalkan bu ufak tefek kadın, elinin tersiyle yaptığı belirsiz bir hareketle basma şalvarını silkeledi, rahatça yetişebileceği kadar alçaltılmış saçağın tahtalarından biri altına elindeki kâğıdı soktu ve demlenmiş olan çayı bardaklara doldurmak için odaya girdi.
Sonra…
Benden başka kimsenin dikkatini çekmemiş bu hareketi sorduğumda, babaannem;
“Çünkü ona, dedi… Yazılır oğlum!..”
…..
İşte çoğu kimsenin çöpe attığı veya ateş tutuşturmak için kullandığı, sıradan bir çay paketi içinden çıkan kâğıt parçasına -yazılmış değil- yazılması muhtemel satırlara hürmetin ve onu yazacak muhterem kimseye gösterilmesi lazım olan itibarın en manalı örneklerinden biri, bu hatıra değil mi?
Bu millet, kitaba saygıyı da yazana sevgiyi de bilir veya bilirdi.
Bu millete, yazana ve yazılmış olana saygı ve sevgi;
Onun gözbebeği gibi sakladığı kâğıtlara; asla saygı ve sevgi gösterilmeyecek ve de göstermemesi lazım olan yazılar, fikirler, resimler basıla basıla kaybettirilmedi mi?
Öyleyse, işte şimdi, tam da buradan başlamak gerekmiyor mu?
Yani şimdi, üzerine yazı yazılır diye boş kâğıtlara bile hürmet eden babaannemin ve onun gibi güzel insanların, öpüp başlarına koyacağını bilerek yazmak vakti değil mi?
İşte şimdi;
Yazdıkları bir yana, bundan sonra yazacak olduklarının basılacağı temiz kâğıda bile saygılı kimseleri bulup, onların hakikatten kıymetini bilmek… Sanki bir ata tohumuymuşlar gibi, genetiklerini bozmadan bu ruhu yeniden yeşertmek ve sayılarını çoğaltmaya çalışmak zamanı, değil midir?
…..
Yazılmış olana saygı duyacak insanlar var ve daha da çoğalacaktır;
Yazanların da yazacakları her satıra, önce kendileri saygılı oldukları müddetçe…
Aynı fikirde miyiz?
Elinize sağlık
Evet, aynı fikirdeyiz
Aynı fikirdeyiz elbette. Kâğıdın ve kâğıda yazılacakların kıymetini bilenlere selam olsun, ruhları şâd olsun…
Ben o sürmeli güzel gözleri çok iyi bilirim onun zarafetini gönlünün güzelliğini o sımsıcak ellerini başkaydı onlar hayata bakışları yürekleri bir kağıt parçasına verdiği değer gibi hayata insana değer verirlerdi başkaydı hayata bakış öyle mutluyum ki o devir de büyüdüm o ılık yumuşak insanlığı öğrendim ben Nur içinde uyusun babateyzem
ayrıca kitap denince senin kütüphanede ki Kemalettin Tuğcu kitaplarını hiç unutmam galiba vicdanımı duygusallığımı yardımsever ruhumu onlara borçluyum
cok güzel bir yazı olmuş Muammer kalemine sağlık
Biz seninle, iki kızkardeşin torunları olarak…
İkimizin de (babaanne) dediğimiz iki güzel insanı şimdi güzel hatıralarda yaşatmaya çalışıyoruz.
Allah rahmet eylesin bütün gitmiş olanlara.
Aynı fikirdeyim ben de 😊 Yazı yazabilen insanlara hep imrenmişimdir. Eğer kalpler sevgiye, rızaya yol aldıysa, kalemden bal nazarından daha tat bırakan damlalar akar, o damlalar ki, dalga gibi heryere yayılır… Kainatın, yaratılan herşeyin kelebek etkisi misali, gönüllerine huzur dolar. Kaleminizden Büyükler tutsun amin. Kalemler hayr'a yol olsun.
Allah-u Teala rahmet eylesin babaannenize ve muhterem, kıymetli geçmişlerimize.
İnşallah çoğalacaktır, kıymet bilenler.
Sizin gibi bu uğurda çalışanlara Allah kolaylıklar versin.
selamlar, saygılar.
Okumuyoruz ki kağıda ve kağıdın üzerindeki yazılanlara saygı duyalım. Kitabı bedava da versek almak istemiyor hiç kimse…
Çünkü;
OKUMUYORUZ…
Çok hoş, duygulu, sıcacık bir yazı olmuş efendim.
Aynı fikirdeyim bende.Yazı yazabilen insanlara hep imrenmişimdir.Eger kalpler sevgiye ve rızaya yol alabildiyse,kalemden bal nazarından daha tat bırakan damlalar akar, o damlalar ki, dalga gibi heryere yayılır… Kainatın, yaratılan herşeyin kelebek etkisi misali,gönüllerine huzur dolar. Kaleminizden büyükler tutsun.Kalem'ler hayr'a yol olsun.
NOT:
Yorum yazmak önemli elbette, yazanlar için değer okuyanlar için ve bu sitenin yöneticileri ve diğer yazarları için…
Fakat şunu unutmayalım, yorum yazıldıktan sonra hemen/doğrudan açılmaz (otomatik, kasıtlı, saldırı amaçlı veya siyasi hatta sapık mesajlar gelebilir) her ihtimale karşı önce yöneticinin görmesi gerekir.
Bu yüzden, siz yazın yollayın, bir kaç saat sonra açılacaktır.
Herkese teşekkürler ve selamlar.
(Bu arada okuyup beğendiğiniz yazıları paylaşmayı da lütfen ihmal etmeyin.)
Elbette aynı fikirdeyiz. Keşke herkes, o eskiler kadar kıymet verse bugün de… Allah'tan rahmet diliyoruz. 🤲 Tebrikler, kalemine ve yüreğine sağlık… 👏👏👏
Allah razı olsun. Kitap, defter, kağıt parçası çocukluk yıllarımızda çok değerliydi. Babaanneniz gibi büyüklerimiz yazılı veya yazısız kağıt parçası bulsa saygıyla alıp saklardı. Yazılı olanları bir kerpiç duvar arasına sıkıştırır. Yazısız olanları kullanılmak üzere saklanırdı. Boş Çimento torbası kağıdı bulursan sanki hazine bulmuş olurdun.
çok güzel kaleme alınmış. Eline yüreğine sağlık.
Bu eklemeler de çok kıymetliydi, bir dönemi veya o devrin insanını göstermek açısından.
Örnek alınması gereken insanlar…
Bu konuştuklarımızı sadece yoklukla parayla sınırlamaya çalışırsak hem anlayamayız hem de zaten büyük yanlış olur, burada büyük bir insanlık örneği daha doğusu insan modeli görüyoruz, bunu idrak etmek lazım.
Sözüm uçtu gitti. Kağıda yazamadım, çünkü yazacak adam değildim.Yazacak kağıtları da heba ettim, yaktım gitti. İmdi ne olacak 🤔
Kitabın ve kağıdın kıymetini bileceğim artık diyerek söz versem duracak mıyım sözümde acaba 🤥
Kağıda hürmet, yüklenebileceği yazıdan ve yazıya hürmet ise kıymetli bilgiler aktarabildiğindendi, sevgili doktorum…
Şimdi bizler, kainatın nuru olan o hakiki bilgileri kalbimize koyabilirsek, en azından buna doğru yönelirsek, zaten asıl maksadı bu olan o (kâğıda samimi olarak hürmet eden) insanlara minnetimizi, teşekkürümüzü de göstermiş oluruz. Yani iş kağıtta bile değil, kalpte gönülde…
Bu yazıdan sonra biz büyükler iki kez düşünmeliyiz kuru nasihat mi babaannenizin doğal refleksi gibi yaşantılar mı gençleri ve çocukları etkiliyor.günümüz anne babaları dedeleri ve nineleri gençlere taş çıkartırcasına sosyal medya da etkinler .yeniden diyeceksek topyekün bir dönüşüm başlatmalı .yazınız tefekkür ettirdi . teşekkürler …
Eğitimci olarak bu yazıdan yürüyüp büyük bir kapıdan geçebilirsiniz, yeni yeni evlatlara doğru.
Zaten en büyük ihtiyacımız, ecdadı seven evlatlar.
Bunun yolu da; hem sebeb-i hayatımız olan insanları ve hem de bütün atalarımızın yaşadığı güzellikeri aktararak, yeni kuşaklar tarafından sevilmelerini sağlamak.
Çünkü iyilikler, güzellikler de öğrenildikçe, kopya edildikçe çoğalıyorlar.
Öyle değil mi?
Benim anam 90 yaşında, gazete kağıtlarından kese kağıdı yaparak, eline her beyaz kağıdı ders kağıdı olarak kullandırarak okutmuş onlara tutumlu olmayı öğrenerek büyük adam olmaları için çaba sarfetmiş başarmış maşallah (Allah nasip etmiş ) ve bize de aşılamış halen bu devirde aynı alışkanlıkla devam ediyoruz dünyada yaşamaya. Kardeşim eline yüreğine; kalemine sağlık maaşallah…
Orada, o güzel ve bize uzak şehirde elini öpmekle bahtiyar olduğum o asırlık ninemiz; acaba… Kim bilir… Hangi güzelliklerin sağlam bir çivisi ki, onların hala yaşadağımız şu dünyada bizlerle kalmasını sağlıyor. Allah uzun ömürler versin bütün güzel insanlara.
Emeğinize yüreğinize sağlık.Babaannenize Allah'tan rahmet diliyorum.
Kağıdın kıymetini bilene , yazının kımetini bilene , kıymeti bilinen düşuncenye, kıymeti bilinen okurada selam olsun Yazı guzelse yazı eğitici ise yazı Rabbin rızası ise selam olsun o yazıyı taşıyan Kağıda selam olsun onu yazan ele dua eder dua beklerim
Yüreğinize emeğinize sağlık.Babaannenize Rabbimden rahmet diliyorum.Mekani cennet olsun inşallah.
Herşeye çok kolay ulaşıldığı elde edildiği için AVM ler marketler vs bu nimetin kıymetini bilmek ve örnek olmak çok önemli yetişkinlerde ki doyumsuzluk çocuklara bir hastalik gibi bulaşıyor.Biz aaa evet eski den 1tek defterin yaprağını ziyan etmez yazılarımıza özen gösterirdik.Simdi 2Satir yazılıp defter kenara atılıyor yeni kaplı deftere basit karalamalar sonra çöp.Top top A4 ler 1 matematik sorusu çözülüp burusturulup atılıyor masa altindaki çöp kutusuna.
Nerede yanlış yaptık yanlış nereden başladı biz neyi unuttuk ve unutturduk.
Sizin gibi çok kıymetli düşünür ve yazarlar olmasa kim bize heyyyy toplanın kendinize gelin israf herşeyde israftır.Hersey ayrıntıda gizliyken biz bu yazıyla bir deniz yıldızı kurtarma mücadelesi verip bir ufak kağıt parcasindan onu severek ve nereden geldiğini düşünüp sukredip kıymet bilmeliyiz ki evlatlarımız ve nasip olursa torunlarimizda bizden öğrenir kıymet bilmeyi.
Öyleyse her birimiz hepimiz için birer uyandırıcı olmaya çalışalım 🙂
Aynı şekilde, bu sefer yazı yazılmış bir kağıda hürmet eden bir piri fani tanımak nasip oldu idi. Neden kağıda bu kadar değer verirsiniz, diye sual edildiğinde, Kuranı Kerim kağıda da yazıldı, cevabını verdi. Nereden nereye. . . .
Ahh, işte… Ne güzel insanlar var bu topraklarda…
Henüz 3bucuk yaşında ki kızım da ,çikolata kağıtlarının beyaz kısımlarını küçük dokunuşlar yaparak budolabinda saklıyor. (Korumak içinmiş ☺️.. ). Okuyanlarin azaldığı , yazana kıymetin azaldığını bu zaman da , kızımı pamuklar a sarasim geldi Muammer hocam… Yüreğinize sağlık ,yine çok güzel bir yaraya deginmissiniz..
Allah kızınızı ve bu milletin bütün evlatlarını muhafaza etsin, belalardan ve kötü arkadaşlardan konusun inşallah.
Allahü teala rahmet eylesin babaannenize ve tüm geçmişlerimize, Onlar kıymet bilenlerdendi efendim, şimdi sayıları çok azaldı malesef, kalanların kıymetini bilebilmek temennisiyle, hürmet ve selamlarımızla Muammer abim…
Amin, inşallah kıymet bilenlerden ve hatıraları doğru okuyanlardan oluruz…
Anlamlı ve faydalı bir yazı… Tebrikler Muammerciğim…
Teşekkür ederim abiciğim…
Ağabey hayat var her satırında. Sabah okurken kitabinizdan bı baktım bir gözyaşı yuvarlanıyor gözümden bana sormadan. ( İyi ki ne zaman okumam gerekse o zaman okuyorum sizi) belki yıllar önce okusam okur geçecektim o gözyaşı bugün ki gibi yuvarlanmazdi yuvasından…
Aynı fikirdeyiz Muammer abi. Kitaba saygı, yazana saygı, yazılana saygı göstermek gerek olduğunu herkesin bilmesi, öğrenmesi,tatbik etmesi gerek. Allahü Teâla rahmet eylesin inşâallah babannenize, mekânı cennet olsun.
Elinize sağlık, güzel bir konuya parmak basmışsınız.
Eskiler derdi ki, bizim milletimiz alim olmasa da ariftir
Bu gönülden kopup gelen ve bizi bize anlatan böyle güzel yazılara ne kadar hasret kalmışız. Yüreğinize sağlık abicim.