Her temmuz ayı geldiği zaman içimi bir hüzün kaplar. Yaşamadığım bir tarihin acısı sarar ruhumu. Doğduğum zamanlarda, en büyük acılarını yaşamak zorunda kalan topraklara, insanlara karşı…
Takvimler 11 Temmuz 1995’i gösterdiğinde Ratko Mladiç’in komutasındaki Sırp birlikler tarafından, BM tarafından güvenli bölge olarak ilan edilen Srebrenitsa’da büyük bir soykırım yaşandı. Bilinen rakamıyla 8 Bin 372 sivil vatandaş, BM barış kuvveti Hollanda askerleri tarafından, Sırplara teslim edildi. Evet, canları pahasına savunmaları gereken masum sivil halkı, elleri ile cellatlarına teslim ettiler. Oysa Boşnaklara o gün kendilerini savunma hakkı tanınsaydı yani BM orada olmasaydı bu facia yaşanmayabilirdi.
3 gün boyunca yaşları 12’nin üzerinde bulunan tüm erkekler, işkence yapılarak katledildi ve toplu mezarlara gömüldüler. Kadınlar ise aç ve susuz bir şekilde dağlık arazilerden Tuzla’ya ulaşmaya çalıştılar. Çoğu daha bu zorlu yolculuğu tamamlayamadan yolda hayatlarını kaybetti. Ölüme yolculuktu onların ki… Bu gün ise Barış Yürüyüşü yapılıyor o yollarda. Yaşadıkları acıları unutmamak için, aynı yollarda sevdiklerini anmak için.
Soykırımın ardından Boşnaklar, kayıplarını bulmak için toplu mezarlara ulaşmaya çalıştı. Sevdiklerinin bir parçasına dahi ulaşabilmek için, en azından başlarında dua edebilecekleri bir mezarları olsun diye… Her Temmuz ayında bulunan kurbanların haberi ulaşır. Hala binlerce aile yakınlarını aramaktadır keza. Kimlik tespitinin ardından tabutları, Saraybosna’dan gözyaşları ile uğurlanır ve Potoçari Anıt Mezarlığı’na defnedilir. Bu sene de, soykırımın ardından 25 sene geçmesine rağmen 9 kurbanın cesedine ulaşıldı. Bitmeyen bir acı, hala kanayan bir yara…
Temmuz ayını bu yüzden hiçbir zaman neşeyle karşılayamam. İçimde bir hüzün dolaşır durur. Mutlu olduğum bir anın ardından yine aklıma gelir, zamandan koparım. Oysa hiçbir tanıdığım ölmedi, hiçbir yakınım yok o acıları hala yaşamakta olan. İşte asıl mesele de bu. Acıyı paylaşmak, ortak olmak! Bosna ile asla kopamayacak bir gönül bağımız var bizim. Acıları acımız, sevinçleri sevincimiz. Hatırlatmak istedikleri davamız, unutmadıkları bizim de hafızamız olmalı. Bu yüzden bugün sana sesleniyorum ey kardeş; Srebrenitsa’yı unutma, 11 Temmuz’da neler yaşandı hatırla!