Warning: Use of undefined constant full - assumed 'full' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/yenirady/yakuptutum.com.tr/arsiv/wp-content/themes/iyi tema/header.php on line 147
  RÖPORTAJLAR
  • İdeali Olan İnsanlar İddialı Olmalıdır
    İdeali Olan İnsanlar İddialı Olmalıdır
  • Aydil Erol: “Dostların Hasını Gördüm”
    Aydil Erol: “Dostların Hasını Gördüm”
  • İstanbul’un En Büyük Kütüphanesi Rami’de Açılıyor
    İstanbul’un En Büyük Kütüphanesi Rami’de Açılıyor
  • Nâzım Tektaş ile Mülakat
    Nâzım Tektaş ile Mülakat
  • Muaz Ergü’nün Mehmet Nuri Yardım ile Mülakatı
    Muaz Ergü’nün Mehmet Nuri Yardım ile Mülakatı
  • Ahmet Efe: “Sanatta Asıl olan İnançtır”
    Ahmet Efe: “Sanatta Asıl olan İnançtır”
  • Hüseyin Kutlu: “Yazı Sanatımıza Ciddi Bir Alaka Var”
    Hüseyin Kutlu: “Yazı Sanatımıza Ciddi Bir Alaka Var”
  • İttihadı İslam, Meşveretle Olacaktır
    İttihadı İslam, Meşveretle Olacaktır
  • İhsan Kurt ile Mülakat  
    İhsan Kurt ile Mülakat  
  • Muzaffer Deligöz ile Mülakat (1)
    Muzaffer Deligöz ile Mülakat (1)

Söyle, Sensiz Ben Nereye Gidiyorum?
Eklenme Tarihi: 28 Temmuz 2022, Perşembe 17:19 - Son Güncelleme: 28 Temmuz 2022 Perşembe, 17:19
Font1 Font2 Font3 Font4



Söyle, Sensiz Ben Nereye Gidiyorum?
Hakan Artik

 

 

Tüm ağırlığı sinmişken yüreğime, dalından kopmuş bir yaprak gibi savruluyorum boşluklarında bana kalan yalnızlığımın. Garip bir çelişki, eksildikçe fazlalaşması gibi bir şey bu da insanın. Acısı ruhumu kazısa da sorgulamaları yüreğimi aklımla okşardı hep. Belki dibinde senden bir şeye rastlarım diye gördüğüm her şeyde mânâları oyup durdum. Garip yollarda yürüdüm, en azından bir şey yapıyor olabilmek için. İnsan ile inan'mak arasında bir harf kadar uzaklık olduğunu inancımın kıyılarında yürürken ayağımın, sahilinde kumlarından resmettiğim hayatımdaki boşluğuna denk gelip de düştüğümde fark etmiştim. Başımı köşede taşlaşmış kalbime öyle bir vurmuştum ki gözlerimde perdeler aralanmıştı sanki. Tüm o soru ve cevapların tıpkı bir yumurtanın sarısı ve beyazı gibi birlikte bir bütün olup insanın kendi derinliğinde saklı olduğunu ve insanın ancak kırılınca pişip kavrulduğunu öğrendim. Ve ben de kırılmıştım… Hayatın bana ayırdığı boş ve soğuk odada tavanı inceleyip insanı kendini asmaya ikna eden müzikler dinleyerek gözlerimden tavan'a akardım. Tavandaki yumurta sarısını; ellerini tutmuş bir sahil boyu yürürken başımıza delicesine vurup derimize işleyen yakıcı bir güneşe, beyazını ise arada saçlarını savuran rüzgarları estiren bulutlar gibi hayal ederdim. Sonra farkında olmadan tavana lokmalar banıp garip düşüncelerin derinliklerine dalardım. Yüreğinde olanın elinde olmaması ve elinden kopanın yüreğinde kalakalmasını bilip de umudu bilemek midir bir yüzük takmak… Her lahzasında insanı bekleyen yer'i izleyip gökyüzüne başını kaldırmak mıdır seni hatırlamak… Bir şeyi düşünmeyi bırakmaya çalışırken daha fazla düşünmek midir, muğlak bir boşlukta kalakalmışken boğaza takılı bir iple nefes almak…

 

Şimdi bakıyorum ki tüm o resmin bütününde seni, her şeye senden bir parça anlam yükleyerek farklı yerlerde zerrelerinden var etmeye çalışmışım. Hatta haddimi aşıp benim olmayan bir gerçekliği yontmaya kalkmışım. Ölü bir balık da olsam yüzeyde senle güneşe doğmak isterken yüreğimdeki taşlarla içimdeki durgun denizin dibine batmışım. İnsanların hayatlarına bakıp bakıp sorgulara dalmışım. Aslında bütün o soruların arkasına saklanıp hep bir soruyu unutmaya çalışmışım. 'Ben sensiz nereye gidiyorum?' Şimdi tüm o var ettiğim hayali gerçekliğini karşıma alıp soruyorum sana. Söyle, ben sensiz nereye gidiyorum? Cevap vermemenin getireceklerini götüreceklerine götüreceğim. Kendisine toprak bulamamış yitik umutlarım, benim içimde olmasına küsmüş içimde ağlayan o çocuk, gözlerimde yokluğunun karanlığında yolunu bulabilmek için sakladığım ışık, yüzümde varoluşun kendini sorgulaması için yaşattığım o özgür gülüş, içinde gezinişini izlerken teselli bulduğum tüm o yazılar ve herkesten uzak karanlığına kıvrılıp bir köşede seni bekleyen o sessiz adam artık olmayacak. Öylesine gideceğim ki; hangi kapısından çekip gitsem de kendimi yine içinde bulduğum o evin kapısını bu sefer öyle bir çarpacağım ki o ev başıma yıkılacak. Eğer yine de hayatta kalırsam ilk defa dışarılarını göreceğim yerlerde artık yalnızlığım bir beden bulacak kendine. Hiç anlaşılmamış olmak, anlayacak kimsenin olmaması değildir ya, sessizliğimi de yalnızlığıma giydireceğim. Belki de artık benden ötesi benden üşümez böylece. Gerisini çok da düşünerek bu alışkanlığımı şimdiden oralara taşımayacağım. Zaten kendimle gideceksem gitmenin de ne anlamı var ki…

 

Şimdi tüm o dökülenlerimden arda kalanları gözlerime alıp yokluğunun gözlerine bakarak son kez soruyorum.

 

Söyle, sensiz ben nereye gidiyorum?


Bu haberlerde ilginizi çekebilir!