Merhum Sedat Umran, Türk şiirinin kendine özgü şahsiyetlerinden birisiydi. Eşyayı anlattı sanılır şiirinde. Aslında bahsettiği insandı. Kendisini, çevresindekileri ve tanıyabildiği bütün insanları. Anlaşılabildi mi peki? Sanmıyorum. Adı geçince “Önemli bir şairimizdir.” denilirdi ama bunun lafta kaldığını hissederdim. Zira çevresinde bir avuç gönüllü vardı sadece. Onu hakkıyla seven, konuşmalarını dinleyen, şiirlerini okuyan. Ne şiir dünyası kıymetini bilebildi ne de akademik çevreler…
Şükürler olsun ki rahmetli Sedat Umran ile yakın bir dostluğumuz vardı. Kubbealtı Vakfı’nda çalıştığım 15 yıl içinde fırsat buldukça gelirdi. Bu ziyaretten çok istifade ederdim. Şiiri, edebiyatı, şairleri konuşurduk. Her gelişinde imzalı bir şiir kitabı hediye ederdi. Bugün benim için onlar kıymetli birer hazine değerinde. Bir de o bereketli siyah çantasından yeni yazdığı şiirler çıkarır, armağan ederdi. Velut bir şairimizdi ama her şiirini de beğenmezdi. Bu konuda çok titiz ve seçiciydi. Anlı şanlı şairlerin adını anar, “Bunların şu kadar şiiri vardır, gerisi yaramaz.” derdi. Onunla yaptığım mülakat, Şiirimizden Portreler kitabımda yer aldı. Son sohbetlerini Kızlarağası Medresesi’nde ve Atatürk Kitaplığı’nda yapıyordu. Belediyenin ona sağladığı bu imkân sayesinde sevenleriyle buluşur, dertleşirdi. Ne hazindir ki bu toplantılara topu topu altı yedi kişi ancak katılırdı. Koca salonda bir avuç insan…
Garip bir milletiz vesselâm. Padişahından çobanına şair geçiniriz. Neredeyse her gencimizin cebinde çiziktirdiği mısralar var ama ne hikmetse gençler Sedat Umran gibi dev bir ustayı gelip dinleme lütfunda bulunmadılar. Tabii ki onlar kaybettiler. Şiirle ilgilendiğini iddia eden ama gerçek şairlere iltifat etmeyen müteşairler ziyanda bugün.
Kaldığı huzurevinde ziyaret etmiştik en son. Sonra vefat haberini aldık büyük bir hüzünle. Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki defin törenine bir çok edebiyatçı, gazeteci, yayıncı ve sanatçı arkadaşımız katıldı. Dua edildi ruhuna, rahmet dilendi. Sedat Umran iyi bir insandı, bütün gerçek şairler gibi milleti için, insanlık için iyi temennilerde bulunurdu. Bugün onu rahmetle ve şükranla hatırlıyor, hatırasını saygıyla yâd ediyoruz.
Kubbealtı’ndaki bir ziyaretinde bana el yazısıyla kaleme aldığı bir şiir vermişti. Adı: “Denizde Akşam Aydınlığı”. Bu şiirin kitaplarında yer aldığını sanmıyorum. İnşallah ileride bir yayınevimiz bütün şiirlerini toplu olarak neşreder de bu şiir de yer alır. Bendeki diğer mistik şiirinden de ileride bahsederim inşallah. İşte Sedat Umran’ın arşivimde yer alan, bahsettiğim şiiri:
DENİZDE AKŞAM AYDINLIĞI
Denizin dibinde altın aynalar
Çoğaltır ışığı dışına sukut
Birden ışıldar denizin âvizesi
Bir şiirdir ki ruha siner her dizesi
Deniz ölür ama suyun kalbinde doğar
Yıldızlar geceyi ışığa boğar
Tartılır bir günün ağırlığı terazisinde
Hatırlanan bir altın külçe kalır mâzisinde
Sedat Umran
(imza)