RÖPORTAJLAR |
Murat Başaran, kalemini ilk olarak 1989 yılında Sevmek Ölmekle Başlar ile göstermiştir. Millî ve mânevî duygularını, inançlarını yazıya döken bir kalem erbabıdır. “Fethedilecek İstanbul yok diye niçin üzülüyorsunuz? Dünyadaki beş milyar gönül, beş milyar İstanbul'dur. Yeter ki sevmeyi bilin, keşfetmeyi bilin. Fetih sizindir.” diyerek gönüllerimizi fethedip kendini ve eserlerini bize sevdirmeyi, beğendirmeyi adı gibi başaran bir dertlidir.
Cümleleri kısa kısa, kâfiyeli, etkileyici ve cesurdur. Farklı bir üslûp, yeni bir tarzla yazmıştır satırları. Hikâye, mensur şiir ve deneme yüklüdür yazıları. Tarihi, tefekkürü, hüznü, neş'eyi, ümidi ve öfkeyi kullanımı yerli yerinde ve usturupludur. Kendini bir yerde de şöyle anlatıyor Murat Başaran: “Her isyankâr adımda, zaferin tadı için sıkıntının şart olduğunu düşünüp dizginledi ruhunu.”
Yerine göre okuru hareketlendirecek cümleler de sarf ediyor Başaran. Onlardan bir misâl olması hasebiyle şunları nakledebilirim: “Zaman, avucumuzun içinde. Mekân, bulunduğumuz yer.” “Çaldıran’ın, Mohaç'ın, Malazgirt'in heyecanını meydanlardan kaldırıp yüreklere, beyinlere yükleyeceğiz… Tek tek fethedeceğiz kalabalıkları… Ferman bizden kalabalıkları istiyor… Bizi istiyor… Eskisi gibi…”
Murat Başaran, kalemi, cihadı, bayrağı Allâh için kullanırsak ve yaptığımız, yapacağımız bu amellerde samîmî olur isek Allâh'ın yardım edeceğini, zorun kolaya dönüşeceğini ve işimizde muvaffak olacağımızı kitaptaki şu cümlelerde ifâde etmiştir: “Bu yokuş duâlıdır. Bu yokuşta yük çekenler, yolda kalmaz. Ve bu yokuşun hamalları yük çekmeye mahkûm oldukları kadar da nasiplidirler.” “İnsan, içinde biriken duyguları, samîmî ve yapmacıksız olarak kaleme alabilmeli, sessiz düşünme yerine kelimelerle dertleşebilmeli…”
Biz dört yüz çadır iken 3 kıtayı kucaklıyorduk ve hâkimiyet altına almıştık. Hem de 3-5 iklimde değil sadece. 7 iklimi yaşıyorken sahiptik bu güce. Murat Başaran da kitabında diyor ki “Deli esecek bir gün rüzgâr. Ve biz delireceğiz. Sabrımızın son damlası süzülecek kristal bardaktan. Bir çınarın altında birken bin olacağız. Atlanıp ufka akacağız. Varın nasıl döneceğimizi, döndüğümüzde neler olacağını siz hayâl edin…”. Evet, biz Müslümanız elhamdülillah ve Osmanlıyız. Bunları yaptık, yine yapacağız, yaparız.
Son kelâmı dertlere, çilelere çâreyi düşünen Murat Başaran etsin: “Kılıcımız, atımız, kaftanımız, güçlü kollarımız, o tozlu müzelerde. Ama kırk ruhu müzeye teslim etmek bizim harcımız değil. Çünkü… Osmanlıyız, Müslümanız. Ve yapacak işlerimiz var. Karar vermişsek de yaparız. Daha söylemeye lüzûm yok. 'Bizi iyi tanırlar.’ ”
09.09.2019