Warning: Use of undefined constant full - assumed 'full' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/yenirady/yakuptutum.com.tr/arsiv/wp-content/themes/iyi tema/header.php on line 147


  • İdeali Olan İnsanlar İddialı Olmalıdır
    İdeali Olan İnsanlar İddialı Olmalıdır
  • Aydil Erol: “Dostların Hasını Gördüm”
    Aydil Erol: “Dostların Hasını Gördüm”
  • İstanbul’un En Büyük Kütüphanesi Rami’de Açılıyor
    İstanbul’un En Büyük Kütüphanesi Rami’de Açılıyor
  • Nâzım Tektaş ile Mülakat
    Nâzım Tektaş ile Mülakat
  • Muaz Ergü’nün Mehmet Nuri Yardım ile Mülakatı
    Muaz Ergü’nün Mehmet Nuri Yardım ile Mülakatı
  • Ahmet Efe: “Sanatta Asıl olan İnançtır”
    Ahmet Efe: “Sanatta Asıl olan İnançtır”
  • Hüseyin Kutlu: “Yazı Sanatımıza Ciddi Bir Alaka Var”
    Hüseyin Kutlu: “Yazı Sanatımıza Ciddi Bir Alaka Var”
  • İttihadı İslam, Meşveretle Olacaktır
    İttihadı İslam, Meşveretle Olacaktır
  • İhsan Kurt ile Mülakat  
    İhsan Kurt ile Mülakat  
  • Muzaffer Deligöz ile Mülakat (1)
    Muzaffer Deligöz ile Mülakat (1)

YAZARLARIMIZ

Hülya Günay

Warning: Use of undefined constant first_name - assumed 'first_name' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/yenirady/yakuptutum.com.tr/arsiv/wp-content/themes/iyi tema/yazarlar_single.php on line 41
Hülya
Warning: Use of undefined constant last_name - assumed 'last_name' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/yenirady/yakuptutum.com.tr/arsiv/wp-content/themes/iyi tema/yazarlar_single.php on line 41
Günay
Eklenme Tarihi: 25 Aralık 2018, Salı 13:31 - Son Güncelleme: 25 Aralık 2018 Salı, 13:31
Font1 Font2 Font3 Font4
“Kuş Köprü” Romanı Üzerine

Roman yazmak bir sanattır. Nasıl ki bir ressamın ruhu, estetik anlayışı her bir fırçada kendinden izler taşıyıp, dokunuşları ile renklere ahenk katıyorsa, romancı da dokunuşları ile kelimelere ahenk katar.  Bu bakış açısı ile kalem yarıştırmak, karşılaştırmak, birini göklere çıkarırken diğerini yok saymak sığlıktan öteye geçemez. Her yeni kalem edebiyat bahçemizde yeşeren yeni bir çiçektir.

 

Edebiyat dünyamıza çok yönlü bir romancı katıldı. Hayat yolunda öğretmen rolünü üstlenmişken hayallerinden sınıfta kalmak istememiş olmalı ki, ikinci bir üniversite olarak Radyo ve Televizyon Programcılığını bitirip medya sektörüne geçti. Farklı kanallarda kültür ağırlıklı televizyon programları hazırlayıp sunan, internet sitelerinde köşe yazarlığı yapan, şair yönü de bulunan romancımız, TRT 1 Mehmetçik/Kutlu Zafer dizisinin Osmanlı Binbaşısı Sencer Olgun’dur.

 

Fransız düşünür, tarihçi ve eleştirmen Hippolyte Taine, ‘’Roman öyle bir aynadır ki, hayatın ve doğanın tüm varlığı onda görünür. ‘’ der. Kuş Köprü romanı,  üç boyutlu bir ayna adeta… Türkiye coğrafyasının farklı bölgelerinin tarihi, coğrafyası, kültür, gelenek, sofra kültürlerini öyle ustalıkla verir ki, Amasya Kuş Köprü’de yürüyüş yapıp, Yeşilırmak Nehri’nin akışına kendinizi kaptırırken, Amasya evlerinden birinde semaverde çayınızı yudumlar, haşhaşlı çörekler yer, Samsun, Merzifon, Ordu’ya geçince geleneksel kebaplar, turşu kızartması içinde bulursunuz kendinizi.  Mardin,  Midyat ‘a geldiğinizde kaburga dolması gözlerinizin önünden geçer. Buram buram Türkiye kokar. Anadolu kültürü iliklerinize kadar işler. Başarılı tasvirleri, tarih, coğrafya bilgileri ile kültürel yanlarımıza dokunur.

 

Roman kahramanı Ali’nin birinci bölümde başlayan, masum aşkı, bir noktada babasına güvenerek takındığı rahat tavırlar ikinci bölümde öyle bir hal alır ki omuzlarına yüklenen ağır hayat yükünün şaşkınlığı, ağırlığı okuyucu olarak sizin üzerinize çöker.  19 yaşında arkadaşları ile pastane pastane gezen bir genç iki ayda bir aşirete damat gidip sevmediği bir kız ile evlenmek zorunda kalıp, bana göre birkaç ayda on yaş büyür. Babası hayatı öğren de gel der, evlat hayatı öğrenip de döner yuvaya. Kimse kazançlı çıkmaz bu restleşmeden. Ebeveyn çocuk ilişkileri, gençlik aşkları, gençlerin hayatlarında kendilerine hedefler belirlemeleri noktalarında, tecrübe edilmişi tecrübe edecek kadar uzun ömrümüz yok diye düşünüp ibret almaya açık olanlar için, büyük dersler barındırır içinde.

 

Dikkat çeken ikinci bir detay daha vardır ki, İbn Haldun’un o çok sevdiğim sözü ile devam etmek isterim. ‘’Coğrafya kaderdir.’’ Amasyalı Ali’nin yüreği Zeynep’in aşkı ile doludur.  Ordu’da fındık bahçesinde Midyatlı Ayşe’nin kalbine girdiğinin farkında bile değildir. Kendisi için doğal gelen davranışlar, Ayşe için bir ilanı aşk işareti olmuştur, kafaya koyduğunu bir şekilde yapıp Ali ile evlenmenin yolunu bulmuştur. Ali hayatında duymadığı, görmediği törelerin hükümleri altında ezilmiş, acı bir tecrübenin kahramanı olmuştur. Kader üstünde kader vardır. Buradan sosyal ilişkilerimizdeki seviye, kontrollü davranış ve dinimizdeki kadın erkek ilişkilerinin hassas çizgilerinin insan hayatını, toplum hayatını huzurlu yaşanır hale getirmek için olduğu ve kaidelere uyulduğu takdirde hayatımızın daha yaşanılır olabileceği muhakkaktır.

 

Temelde etkileyici olan, roman kahramanları,  Ali ile Zeynep aşkının hayat içinde geçirdiği merhaleler. Liseli çağlarda okul hayallerini bile bir kenara atıp 18’li yaşlarda evlilik planları kurarken, Ali’nin Ayşe ile evlenmesi. Yıllar sonra Zeynep öğretmenin aşkının karşısına oğlunun öğretmeni olarak Midyat’ta çıkması. Ayşe’nin trafik kazasında hayatını kaybetmesi neticesinde Zeynep ile Ali’nin evlenmesi ve 99 depreminde birlikte hayata veda etmeleri.  Ne kadar zorlarsak zorlayalım, geçici bir süre emellerimize ulaşmış olsak da Allah’ın takdir gördüğünün üzerinde bir kader yoktur. Her nasip vaktine esir…

 

Terör, töre, gençlerin hayatlarındaki manevi boşlukların, iman eksikliğinin kendilerini sürüklediği uçurumlar, ebeveyn olmak, genç olmak, âşık olmak, hayallerinden sınıfta kalmak, korkularımızın imtihanımız olması, kaderin hükmüne rağmen aşkına ve inancına sahip çıkma mücadelesi… Kaçıncı yüzyıldayız demeyin bizim insanımızın hayatlarından bir sunum, bizim gerçeğimiz… Bir Sevda Romanı

 

Şehzadeler şehrinde dünyaya gelmiş yazarın, Anadolu iklimini, insanını içselleştirip, bir öğretmen gözü ile eksiklikleri tespit edip, roman karakterlerinin psikolojik çözülümlerini kusursuz yansıttığı, bir yapımcı, oyuncu bakış açısı ile sinema filmi, dizi tadında, mekân tasvirlerinin, coğrafyanın, tarihin ustalıkla verildiği, şiirsel üslubu ile akıcı, sürükleyici Kuş Köprü’sü bir romandan çok öte… Okurken mutlaka bir köşesinden size dokunacak, bazen midenize bir taş gibi çökecek, bazen kalbinizde kelebekler uçuracak.

 

19’lu yaşlarda her şeyi sorgulayan ve iman mücadelesi, boşluğu yaşayan Ali’nin dünyadan göç ederken dudaklarından dökülen son kelimeler:

 

‘’Allah’ım! Seni tanıdıktan sonra kalbim hep senin için çarptı. Seni yaşayamadığım günlerimden dolayı beni bağışla! Geride kalanlarımızı da senin sevginle coştur Yüce Rabbim!’’

 

 

 

 


» YAZARIN DİĞER YAZILARI


“Kuş Köprü” Romanı Üzerine Yazısına 1 Yorum Yapıldı

BU YAZIYLA İLGİLİ YORUM YAZIN