RÖPORTAJLAR |
İletişim Nedir? Duygu ve düşüncelerin aktarılması, haberleşmedir. Haber kelimesinin kökeni Allah’ın güzel isimlerinden El-Habir’den gelir. Haber veren, anlamındadır. Ne zaman ki kahır ve lütuf gelse, Allah kendinden haber veriyordur. (İsra Suresi/ Ayet 84) “De ki: Herkes kendi meşrebine göre iş yapar. Bu durumda kimin doğru yol tuttuğunu Rabbiniz en iyi bilendir.” Kişinin makamı nefis ise şımarma, yüz çevirme, ümitsizliğe düşme gibi mizacı ve karakteri tabiatına göre belirginleşir. Kimin makamı kalp ise mizacı, şükür ve sabır olur. Bu şekilde belirginleşen ameller işler.
Bir mesajın aktarılması sürecidir iletişim. Kaynak ve hedef kitle arasındaki bağdır. İki ya da daha çok kişi arasındaki uzlaşmadır. Ortaklık kurmak anlamında kullanılır. Evet, uzlaşma ile doğru ilişkiler kurarız. Sağlıklı iletişimin olmazsa olmazı karşılıklı güven ve açıklıktır. Önemli faktörlerden birisi de dinlemektir; karşımızdaki kişiyi önyargısız, empati duyarak dinlemek. Bu aşamada karşımızdaki kişiye saygı duyarak hoşgörüyle yaklaşmak gerekir.
Yine kuramsal pencereden bakarsak, sözlü iletişim öncelikle anlatılır ancak görsel iletişim de hayatımızın bir parçasıdır. Dış görünüş, mimik, duruş vb. gibi… Çevremizi kuşatan resim, fotoğraf, simge, sembol gibi… Gerek söz ile gerek görsel imgelerle her şey kendi âleminde konuşur. Sessizliğin sesi evreni sarar.
Bilgi vermek, eğitmek ve eğlendirmek gibi çeşitli amaçları vardır iletişimin. Dil burada devreye girer. Dil iletişim aracıdır, değişken canlı bir varlıktır, ortaklık aracıdır. Dil ile köprü kurarız. Hz. Mevlâna, “Önce münakaşayı bıraktım, sonra münazarayı en son da konuşmayı” der. Hz. Pir iletişimin doğru yönde kullanılmasını öğütler. Burada, yerli yerinde konuşma ve davranmanın önemi açığa çıkar.
Dil ve düşünce ilişkisini de sorgular iletişim. Bunun yanında Mesnevi, “Dinle” diye başlar. İnsanoğluna iki kulak ve bir ağız verilmişse, dinlemenin önemi azalarımızla kendini haber eder: “İki dinle, bir konuş!” diye… Düşünce ise kavrama, karşılaştırma, sonuç çıkarma olarak anlatılır. Bu bağlamda, tasavvuf okumalarında tefekkürün öneminden bahsedilir. Bir anlık tefekkürün bin yıllık ibadetten evvela olduğu söylenir. İdrak, aydınlanma ve farkındalık bilgisi dile gelir. Ne düşündüğümüz, kendimizi nasıl ifade edeceğimizi belirler. İnsan, varlığını ancak düşüncesi sayesinde anlar, bilir. Descartes’in “Düşünüyorum, öyleyse varım!” sözünün ifade ettiği gibi…
Bunun yanı sıra, “Dil düşüncenin evidir.” sözünde olduğu gibi kelimeler, düşünme ve fikir üretme aracıdır. Kelimeler ve cümle kalıplarıyla kendimizi ifade ederiz. Platon, düşüncenin ancak dil ile gelişebileceğini anlatır. Duygu ve düşüncelerin derinliği, olgunluğu dil ile anlam kazanır. Platon’a göre; “Doğuştan gelen düşüncelerle yaşarız. Beş duyu ile algıladığımız nesneler dünyası değişkendir, ancak idealar özdür ve öz değişmez.” Eski Yunanlı düşünürler, “İnsan düşünen hayvandır” der. İnsanı diğer varlıklardan ayıran, ayrıcalıklı kılan düşünmesidir. Dil Bilimi Uzmanı Noam Chomsky, doğuştan gelen yetiyle donanımlı olduğumuzu anlatır. İç dünyayı dış dünyaya aktaran bir araçtır, bağ kuran bir araçtır dil.
Nasıl ki, bir çiçek tohumu iyi şartlarda büyüyüp gelişirse, bir bebek de içinde bulunduğu çevreyle gelişip serpilir; alışkanlıklar kazanıp bağlantı ve öğrenim sürecinde bulur kendini. Evet, iletişim yeteneği ile doğar, düşünce kalıpları ile öğrenir, çevresel faktörler ve etkileşim ile gelişiriz. Hayat iletişimdir… İletişim ise hayattır…
Müge Aydın