"Ne zaman hoş manzaralar gözleri ve hoş kokular burunları selamlarsa, o zaman yapraklar ve güller ayı olan Haziran’dır." Nathaniel Parker Willis
Haziran ayı, biraz yağmurlu, soğuk gelse de adının sıcaklığı bile insanların içini ısıtmaya yetti. Haziran ayıyla birlikte normalleşmeye başlayan hayatımız son derece ibretlik ve üzerinde düşünmeye değer.
Aylarca yoğun bakımda kaldıktan sonra nefese kavuşmuş gibi ruhlar. Bedenler yorgun, insan bir miktar paslı ve uyuşmuş halde. İşe gitme korkusu yaşayanlar kadar çalışmayı özleyip keyifle yollara düşenler var. Zıt duyguları, halleri bağrında besleyen bir başlangıç.
İşyerleri, şehirler terk edilmişlik duygusundan mahsun, hüzünlü, yalnız. Bu süreci fırsata çevirip, ara ara mekânlarının bakım ve temizliğini yapanlar kadar daraba kaldırmayan işletmeler de var.
Süreç içerisinde aralıksız mesaiye devam edenler için hayat aynı devam ederken belki alıştıkları kısıtlı sokaklar değişik gelecek, kalabalık ve sesli…
Çalışmak, kazanmak, üretmek gibi endişesi olmayanların derdi yurtdışı da güvenli değil yurt içinde nasıl, nerede tatil yapılır?
Kafe, lokantalar ben buradayım mesajı vermeye başlarken, spor salonlarında sesler yükseliyor. Her koşula hemen uyumlanan insan üç aydır verilen mücadele ve yaşanan korku filmi sahnelerini bugün çoktan unutmaya başladı.
Yoklukla sınanmayan varlığın kıymetini bilmezmiş ya, çevresinde olup bitene âmâ olan insan; bu saate kadar hissiz kaldıysa; hayatın içine karıştıktan sonra gözlerin görmesi, gönüllerin hissetmesi, insanın kendine yolculuk yapması mümkün değil.
Kaç kişi ne ölçüde bu musibetten dersini aldı en azından bir egosunu yenmeyi başardı; bir insanın hayatına dokundu… Ya da yoğun bakımdan çıkıp gözlerini açan hasta gibi; hayat seni bundan sonra, sil baştan daha bencil yaşayacağım dedi bilmek mümkün değil.
Birlikte yaşadıkça ölçeceğiz insanların tepkilerini. İkilemler, endişeler, pişmanlıklar, korkular, üzerimize yüklenen sorumlulukların yükü, duygusal yorgunluklar normalleşme yoluna adım atarken heybemizde birikenlerden…
Biz insanoğlu bir imtihandan geçer not almadıkça o dersin sürekli karşımıza çıkacağını unutmasak… Birbirimize sahip çıkarak, çevremizi gürültü dahil her türlü kirlilikten koruyarak, ruh, beden, çevre temizliği ile yeni bir dünya inşa etmenin mümkün olduğu farkındalığını yaşasak… Bu dünya ve nimetleri hepimize yetecek. Sevgi, rızık, duâ dahil her şey paylaştıkça çoğalacak.
Haziran teması; korkularımızı yenmek, hayallerimizden sınıfta kalmamak, umudumuzu hiç yitirmemek olsun. Tüm umudu, sıcaklığı, bereketi ile ülkemize, dünyaya ferahlık, sağlık, huzur getirsin…
Samimiyet, sevgi ve duâ edelim yeter…
Hoş geldin Haziran…
iş yerimin vazgeçilmez yazıları şu kalemine hayranım yüreğine sağlık:)