Gün batımını yaşamak, doğada olduğu kadar evde de muhteşemdir. Mevsim sonbaharsa, yapraklar dans edip, rüzgâr bulutları toplayıp yağmura hazırlık yapıyorsa, sade kahven, inceden bir müzik de varsa oh be dersin… Günü hayırla bitirmemizi lütfeden Rabbimize şükürler olsun.
Eskiler kör ışık demişler ya, bu atmosfer içinde kör ışıkta okuyup yazmaya çalışmak gözlerimi yormuş olmalı. Ama edebiyatın malzemesi de hayatın içinde değil mi? Perdeler kapanınca hayatla, doğayla, gökyüzü ile İstanbul ile bağlantım kopmuş hissine kapılıyorum, bazen de hüzün veriyor.
Akşamüzeri güneş veda ederken, bulutlar köpük köpük şekilden şekle bürünürken, bazen romantik pembe bir fona dönüşürken gökyüzü bana gözlerimi kısarak yazmak aşkı gelir. Ta ki anneciğim gelip de perdeleri kapatana dek. Perde kapanır, sahne biter hissi yaşadığımı biliyor olmalı ki zaman zaman da ne haliniz varsa görün der gibi kör ışıkla beni baş başa bırakır.
Gelinen noktada etken midir bilmem lakin gözlük kullanma ihtiyacı hâsıl oldu. Havuç, kolajen, omega üçler filan imdadıma yetişemedi belki de süreci uzatmaya katkı sağladı. Çocukken ne meraklıydık gözlük takmaya. Kırklı yaşlara gelince yaş alma paniği mi oluyor, olgunluk mudur değişik bir duygu gözlük kullanacak olmak.
Bir mağazaya girip yakın gözlüğü ihtiyacım olduğunu söyledim. Görevli beyefendi standı gösterdi hani yakın gözlüğü al işte bir tane der gibi arkasını dönüp gitti. İlk defa gözlük çerçevesi seçecek birisi için ne zor karardı. Estetik kaygısı taşıyorsan da katmerli zorluk… Gözleri ışıl ışıl parlayan bir hanımefendi yaklaştı ve imdadıma yetişti. İki çerçeve seçtim ama karar vermek ne zor dedim. Kolejli kız çocuğu gibi olmak istemiyorum, nine gibi olmak da istemiyorum. Görevli hanımefendi gülümsedi öyle şartlanmayın, hiç öyle değil dedikten sonra seçtiğim çerçeveleri birlikte onayladık.
Gözlük kullanmaya başlayıp, tarihini merek etmemek mümkün mü? 8. yüzyılda Mısır hiyerogliflerinde elde edilen bulgulara göre ‘’basit cam merceklerden’’ söz edilir. Görme bozukluğunu giderme amaçlı gözlükler 12. Yüzyıl sonları ve 13. Yüzyıl başında cam endüstrisi gelişmiş olan Venedik’te kullanılmış, bugünkü kullanım şekline en yakın halinin İngiliz bilim insanı Roger Bacon tarafından yapıldığı bilinmektedir.
İlk gözlük 1280’de Armati adında bir İtalyan fizikçi tarafından icat edilir. Cisimleri büyüterek kolayca görülmelerini sağlayan bir çift dışbükey mercekten ibarettir. 1727’de ilk olarak kulak kancalı gözlük çerçevesini Edward Scarlett yapar. İlk gözlükçü dükkânı, Francis Mc Allister tarafından Philadelphia’da 1783 yılında açılır.
Kalem, kitap, kahve, defter temel ihtiyaçlarına gözlük de eklenmiş oldu. Her nesnenin bir enerjisi vardır. Ve eşyaya sadakate inananlardanım. Bu noktadan çıkışla da bir çerçeve deyip geçmek mümkün değil. Ömür yettiğince kaç yıl yoldaşlık edecek kim bilir? Hoş geldiniz hayatıma havalı gözlüklerim. Alışırım değil mi ne dersiniz?
Bir eşyaya bu kadar anlam yüklenebilirmi diycektim ki şu cümlenizle karşılaştım; 'Ve eşyaya sadakate inananlardanım. ' Gerçekten baktığınız gördüğünüz ve dokunduğunuz herşeye o kadar güzel bakıyorsunuz ki , size kolaylık sağlayan hayatınızı kolaylaştıran bi eşyaya mana yükleminizi anlıyorum . Kaleminize yüreğinize sağlık.