Bir sokak ortasındayım yolun sonu nereye varacak bilmeden ürküten bir ıssızlıkta ilerliyorum. Ne zaman kim tarafından yapıldığı bilinmeyen 12. Yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlanan bir sarayın harabeleri arasında yürüdükçe korku yerini huzura bırakıyor. Saraya adım atınca güvende olduğumu hissediyorum.
Mekânın içinde bir şey yapmamanın, akışta kalmanın huzurunu yaşıyorum. Kelimeleri, hayatı yeniden keşfediyorum. Tehlikeli tarihi basamaklar çıkıyor karşıma, pamuk ipliği ile bağlı olduğumuz hayata ne kadar gereksiz tutkun olduğumuzu gösteriyor. Dünya bu kadar kaotik değil belki de, ona bağlı olmak büyük tuzak.
Harabe kalıntıları arasında kayboluyorum. Bazen kendini kaybetmek yaşam dengemin bir parçası oluyor. Harabe değişime açılan bir kapı. Kaleye ulaşmak istersen hendeği yüzerek aşman gerekebilir. Basamakları ufaktan adımlarla çıkıyorum ve hedefe ulaşıyorum. Uçsuz bucaksız bir şehrin siluetinde düşüncelerimi süzüyorum. Değişime giden yolu kabullenince, sonsuz değişim dalgası, sonsuz özgürlükle bir şehir gibi saracak ve artık kendini durdurmak mümkün olmayacak. Değişime kapıları kapatınca mutsuzluğa razı geleceksin.
Derin derin nefes alıyorum. Bana benden başka hiçbir şey değmiyor. Düşüncelerim net, kalbim berrak, dingin. Kaybolmuş kelimeler, duygular, hisler birbirine zarar vermeden uçuşuyor etrafımda. Akışta kaybettiklerimi buluyorum birer birer. Durduğum yeri, vakti saniye saniye her hali ile biliyorum. Kendimi biliyorum. Sessizliği bir ruhani pratik olarak sonuna kadar yaşıyorum. Mutluyum.
Her sabah gardırop başında kıyafet seçerek güne başlayan insan, yeni güne düşüncelerini seçerek, düzene koyarak başlamalı. Kaybolmayı göze almalı arada dengede kalmak için. Sırtındaki yüke el atan yoksa bir süre kenara bırakıp dinlenmeli. Düşünce yükünü ifade edecek, anlayanı yoksa düşüncelerden arınmalı. Kalbindeki yükleri yüklenen olmayacak hayatın kuralı bu kalbindeki yükü ancak ve ancak sükut teskin edecektir.
Kaybolmak ve sessizliğin fevkaladeliğini yaşamalı bazen bir harabenin ortasında bir başına…
Harabe lütuftur….
Lütfu kabul etmek ise mutluluktur.
'Lütfu kabul etmek ise mutluluktur.' bu cümleyi döne döne neden okuduğumu anlam veremesemde bi solukta okumuşum kaleminize yüreğinize sağlık 🙂