Warning: Use of undefined constant full - assumed 'full' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/yenirady/yakuptutum.com.tr/arsiv/wp-content/themes/iyi tema/header.php on line 147


  • İdeali Olan İnsanlar İddialı Olmalıdır
    İdeali Olan İnsanlar İddialı Olmalıdır
  • Aydil Erol: “Dostların Hasını Gördüm”
    Aydil Erol: “Dostların Hasını Gördüm”
  • İstanbul’un En Büyük Kütüphanesi Rami’de Açılıyor
    İstanbul’un En Büyük Kütüphanesi Rami’de Açılıyor
  • Nâzım Tektaş ile Mülakat
    Nâzım Tektaş ile Mülakat
  • Muaz Ergü’nün Mehmet Nuri Yardım ile Mülakatı
    Muaz Ergü’nün Mehmet Nuri Yardım ile Mülakatı
  • Ahmet Efe: “Sanatta Asıl olan İnançtır”
    Ahmet Efe: “Sanatta Asıl olan İnançtır”
  • Hüseyin Kutlu: “Yazı Sanatımıza Ciddi Bir Alaka Var”
    Hüseyin Kutlu: “Yazı Sanatımıza Ciddi Bir Alaka Var”
  • İttihadı İslam, Meşveretle Olacaktır
    İttihadı İslam, Meşveretle Olacaktır
  • İhsan Kurt ile Mülakat  
    İhsan Kurt ile Mülakat  
  • Muzaffer Deligöz ile Mülakat (1)
    Muzaffer Deligöz ile Mülakat (1)

YAZARLARIMIZ

Hülya Günay

Warning: Use of undefined constant first_name - assumed 'first_name' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/yenirady/yakuptutum.com.tr/arsiv/wp-content/themes/iyi tema/yazarlar_single.php on line 41
Hülya
Warning: Use of undefined constant last_name - assumed 'last_name' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/yenirady/yakuptutum.com.tr/arsiv/wp-content/themes/iyi tema/yazarlar_single.php on line 41
Günay
Eklenme Tarihi: 14 Ekim 2020, Çarşamba 02:59 - Son Güncelleme: 14 Ekim 2020 Çarşamba, 02:59
Font1 Font2 Font3 Font4
Hamd Olsun ‘’Sabredenlerdenim’’- Mustafa Çalışan

 

 

Hayat ve insan; birbirinden farklı, birbiri ile iç içe kavramlardır. İnsan eti, kemiği, düşünce yapısıyla hayatını belirler. Hayat yolunda imtihanları, iniş çıkışları vardır. Büyük ölçüde kaderini niyeti belirler. Niyet ve inancı orantısında hadiselere karşı refleksler verir. Hayat tablomuzun her bir rengini, parçasını dolduran insanların etkileri de duruşumuzda, istikametimizde izler bırakır.

 

Mustafa Çalışan; hayat tablomun en parlak, en göz alıcı, yeşilin tonlarında rengidir. Muhteşem bir ağacın altında bol oksijen alıp nefeslenmek, tefekkür etmek, yeşile bakıp huzur bulmak gibi hayatın ahengidir.

 

Organize olmak, sürpriz buluşturmalar, ânı çok iyi yakalayıp pratik bir zekâ ile insanları bir araya getirmek, iletişim hocası olmasından ziyade doğuştan lütfedilmiş özel bir yetenek bana göre. Nasıl ayarladı, ben nasıl akıl etmedim derken kendinizi bir organizasyon içinde bulursunuz. Bir nevi fırsatları, imkânları yakalamak ve doğru değerlendirmek, yönlendirmek de diyebiliriz.

 

Düzenlediği seminer, konferans, toplantılarda bir bürokrat kökenli olmasının getirdiği ciddiyet ve dakiklik olsa gerek; saniye gecikmeden vakitlice başlayıp, bir saniye bile uzatmadan vaktinde bitirmek şahsına münhasır bir ayrıcalık. Mustafa Çalışan ile randevunuz varsa, onun düzenlediği bir organizasyonda katılımcıysanız, hiç endişe etmeden günün geri kalan saatlerini planlama şansına sahipsiniz. ‘’Vakit nakittir’’ sözü kendisi ile birebir örtüşür. Zamanın kıymetini bilir, israf etmez, karşıdakinin kul hakkına da girmez.

 

Bir Müslüman centilmen olur mu? Centilmenlik nedir? Bunun cevabını, merhum Mehmet Şevket Eygi’den öğrenmiştik. Mustafa Çalışan; her daim vakarlı duruşu, güler yüzü, naifliği, insanlara sevgisi, iyilik yapmaya, hayırlı işlere adanmışlığı, hayata geniş perspektiften bakan ufku yanında titiz, zevkli giyim tarzı, kravatına uygun renk akik yüzükleri, özel dolmakalemleri ile bir centilmen, rol model.

 

Hastalığı hizmete çevirerek, bunu da Darülaceze Başkanlığı gibi kıymetli bir kuruma vakfederek, yine bir hayra imzasını atmış bulunmaktadır.

 

‘’ Tolstoy, bundan 135 sene önce ‘İnsan ne ile yaşar?’ diye sormuştu.

 

Herkes gibi ben de bu soruyu ilk gençliğimde kendime sordum. Ama cevabı bulmam uzun sürmedi. Ne ile yaşadığımı çok iyi biliyordum çünkü. Yaşamak için beni motive eden iki hazineye sahiptim:

 

Tüm benliğimle sahip olduğum, bir salise dahi şüphe etmediğim inancım.

 

İnancımın gereklerini coşkuyla yerine getirebilmek için sahip olduğum bitmez enerjim.

 

‘’Sahip olduğum, bitmez enerjim…’’  Mustafa Çalışan                 

 

Özlediğiniz zaman dilimleri vardır hayatın içinde, en verimli, aktif, mutlu, ışıltılı olduğunuz vakitler. Hayatınıza anlam katan insanların, varlığı ile daha başarılı, daha huzurlu olduğunuz dönemler. Hep birlikte bir taraflara koşturmanın keyfini yaşadığınız üretken yıllar… Kitapta hemen her kelimede, Mustafa Çalışanlı aktif yıllarımızı yaşadım. Bazen tebessüm, bazen gözyaşları içinde her sözcükten ders alarak, böyle bir insanın gölgesinde gölgelenmekten gurur duyarak okudum. Bir eseri yeniden okumak edebiyatın en keyifli yönüdür. Defalarca okumak her okuyuşta bize yeni bir şeyler sunması.

 

Hamd Olsun Sabredenlerdenim, günümüz insanının, psikolojik, sosyolojik, belki felsefi bakış açısı ile değerlendirebileceği, mutlaka kendinden bir parça bulacağı, payına dersler alabileceği çok kıymetli bir yapıt. Ömür sermayemizi nerelerde tüketiyoruz? Ne için yaşıyoruz? Bir gün hasta olmayı tahayyül eder miyiz? Ya da bir hastalıkla imtihan oluyorsak verdiğimiz tepkiler neler?

 

Çok yakınınız ağır bir hastalık ile imtihan olmamışsa, o konu hakkında fikir sahibi, his sahibi olmanız pek mümkün değildir. ‘Parkinson’ benim ilkokul yıllarında duyup, yaşadığım bir hastalıktır. Kimileri için çok yabancı, kimileri için adını duyunca felaket gibi gelen bir hastalık.

 

Bir film şeridi gibi anneanneciğimin geçirdiği her zor aşamayı gözyaşları içinde hatırlıyorum.  Çok küçük olsam dahi bugün derin izlerini taşıyorum. Belki de bu hastalığın anneannemi kısıtlaması ve benim ona doyamadan çok erken yaşta kaybetmem hastalık ile ilgili hatıraları canlı tutuyor.

 

Küçük yaşlardaki bu tecrübe üzerine, çok değer verdiğiniz bir insanın aynı imtihana maruz kalması acınızın dozunu biraz daha artıyor. Nedenleri sormak haddimiz değilken, kabullenmek zaman alıyor. Bu kitap, kabullenme sürecimize şifa olurken, bizi kendimize getirdi. Tıptaki ilerlemeler, dua, sevginin ve paylaşmanın her acıyı hafifletip, insanı iyileştireceğine olan inancım bütün. Bu yol hikâyesinin bir yerlerinde, okyanusta bir kum tanesi misali de olsa bulunmak saadet.

 

Hastalığı hoşgörü ile kabul edip, kendini muhasebeye çekmek, içinde kopan fırtınalar, verdiği savaşları, kısacası yol hikâyesini açık yüreklilikle insanlarla paylaşma cesaretini göstermek, hizmet insanı Mustafa Çalışan’a göre bir davranıştır. Kendisiyle yüzleşemeyen birçok hasta ve hasta yakınının sesi olacak, rehberi olacak, yüreklerine bir nebze inşirah serpecek.

 

Bir diğer önemli ayrıntı, hayatta bizim sandığımız her şey avuçlarımızın arasından kayıp giderken, doğru bir evlilik, hayırlı bir eş ve ailenin her daim kalıcı olduğu, hastalığa sabırda ailenin yadsınamaz desteği, birlik, beraberliğin gücünün göz dolduran hatıralarına şahitlik ediyoruz. Hasta yakınlarına ibretlik mesajlar ulaşıyor. Bir bardak suyu bal şerbet olarak ikram etmek de var. Zehir zemberek içirmek de. Hastalara bir tatlı sözden tutun da tüm bakımında yanında olmaya kadar hizmet eden, yüreklerine dokunan herkesten Allah ebeden razı olsun.

 

Hamd Olsun Sabredenlerdenim, anı deneme yazıları sahasında bir ilk. Yapıt, kuruluş süreci 1877 Osmanlı-Rus Savaşı’na uzanan, savaş sonrası gelen göçmenlere, sokaklarda evsiz barksız kalan hasta, kimsesiz, çocuk ve dilencilere,  II. Abdülhamid’in fermanıyla kurulan büyük kurumumuz, Darülaceze Başkanlığı Kültür Yayınları tarafından basıldı.

 

1895’de Sultan II. Abdülhamid Han tarafından, 7.000 altın lira değerindeki eşyasını hediye edip, 10.000 altın lira nakit olarak bağışlayıp, yardım kampanyaları düzenleyerek 50.000 lira altın toplandı. 21 koyun kesilerek inşaat temelleri atılan Darülaceze, tarihten tevarüs eden manevi güçle bugün de şefkat yuvası olma özelliğini devam ettirmektedir. Az çok demeden herkesin maddi manevi destekleriyle nice yüzyıllar ayakta kalacak, Darülaceze Başkanlığı yöneticilerine ve emek veren tüm ekibine en kalbi şükranlarımızla…

 

60 yaşından sonra belki de tahayyül bile edemeyeceği bir imtihanı tecrübe eden, tecrübelerini bizlerle paylaşan, Muhterem Mustafa Çalışan beyefendiye dua ve minnetle…  

 

’Şimdi, 60 yaşından sonra yürümeyi yeniden öğreniyorum. Yeniden keşfediyorum adım atmayı. Biz torunların ilk adımlarını nasıl heyecanla beklemişsek, çoluk çocuk da benim adımlarımı alkışlıyorlar heyecanla.

 

“Hadi baba… Çok iyi gidiyorsun, bak ne güzel yürüyorsun!”

 

Hastanenin buz gibi soğuk ameliyathanesinin uyandırma odasında kendime gelip gözlerimi açtığımda vücudumun her yerinin ağrıdığını hissettim. Odama çıktığımda başucumda eşim, kızlarım, damatlarım; yedi yaşındaki torunumun başucuma asılı yazısı ile göz göze geldim:

“Büyükbaba seni çok seviyorum.”


» YAZARIN DİĞER YAZILARI


Hamd Olsun ‘’Sabredenlerdenim’’- Mustafa Çalışan Yazısına 1 Yorum Yapıldı

BU YAZIYLA İLGİLİ YORUM YAZIN