Ey benim Rabbim !
Ey güzeller güzeli Rabbim!
Hâlimin şahidi, canımın sahibi, derdimin ortağı, gözyaşımı silen elim, gönlüme dokunan gülüm, sarayında gedâlığı şeref olan!
Ey benim nimeti sonsuz, Kerim olan Rabbim!
Zâtın nasıl da lütûfkâr, nasıl da cömerttir. Verirsin de verirsin. Biz unutsak da, görmesek de, kıymetini bilmesek de. Bıkmazsın vermekten. Çünkü sonsuzdur senin nimetlerin. Hesap etmezsin. Ezeli Sultanlığına yakışan budur çünkü. Bilirim gelip yalvarsam kapına, boş çevrilmez ellerim. Nurunla doldurursun avuçlarımı. Ya teselli edilir kalbim, dokunur bir merhamet eli, koymazsın firâkta. Ya verilir istediğim en güzeliyle. Ya da zamanını bekler, koyduğun yerde. Her ne ise beni fırtınalı denizlere salan derdim, bir ferâhlık bir inşirâh gelir katından. Bilmem kapına gelip de boş döndüğümü.
Ey Kerim olanların en Kerem'i ! Sanki dualarım mıdır sadece, gözyaşlarım mıdır bereket yağmurlarını yağdıran üzerime. Canım değil mi bana verdiğin en büyük nimet. Ya yeryüzünde halifen sıfatıyla yapmayı nasip ettiklerin. Bu beden, bu hisler, bu beceriler, sanat adına bende bulduklarım, bulup bildiklerim, bilip gördüklerim ve isminle yapageldiklerim. Ah nefsim! Nasılda sahip çıkıyorsun ben diye hepsine, sanki bana dair bir tasarrufum varmış gibi. Alındığında elimden bir itirazım olabiliyormuş gibi.
Bir ömür ve onu yaşarken tattığım bütün nimetler. Bir anda, bir vesileyle karşımda buluverdiklerim. Evveli yokken, o andan sonra parçam olan her güzellik. Bugün haberim olmayan, ömrümün nihâyetine kadar bana yarenlik edecek her bir şey nedir ki ikrâmından başka. Şanı yüce Rabbim böyledir sünnetin. Şaşırtırsın, mutlu edersin, sevinç gözyaşlarına, tebessümlerin en güzellerine boğarsın; korkak, ürkek, kaygılı yüreklerimizi.
Hata mı ettik hemen hesaba çekmezsin neden diye. Bin bir yol açarsın affetmek için. Eksik olmak benim özelliğim; kusursuzluk, mükemmellik Senin özelliğindir. Hiçbir hata, hiçbir eksik, hiçbir gereksiz hâl hâsıl olmaz senden. Bilirsin aciz kulların böyledir. Unutur isyan eder, nefsine kapılır isyan eder, belki bilmez isyan eder. Affedersin, tövbe ırmağında çağlayan yürekleri. Bir nedamet silip süpürür, kalbi saran tüm kirleri. Yeniden doğmuş yapar, Tevvab ismine sığınan pişman gönülleri. Arafat'ta, kavilleşirsin yeniden. Yeni fırsatların, yeni cânın imkânını tanırsın; kapına gelip "Lebbeyk Rabbim" diyen kullarına.
Bitmez ki nimetlerin. Kelâmların en güzelini göndermişsin, en güzel kullarınla. En güzeli, insanlığın zirvesi, âlemlerin yaratılma sebebi Muhammed(s.a.v) varlığı nimet değilde nedir? Ve O'nunla gelen, adında kerim olan Kur'ân-ı Kerim. Furkan-ül beyan. " “İşte bugün sizin dininizi kemâle erdirdim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslâm’ı beğendim.”(Maide, 5/3) diye emir buyurduğun İslam dini.
Mübarek kitabın ve şanı yüce Rasûlü’nün anlattığı en mükemmel din İslâm’a uyanlara ebedi hayatta vaat ettiğin Cennetlerin, Kevser'in. Dünyadaki güzelliklerin ondan sadece numune olduğu, kendisindekini tasavvur etmeye insan aklının hayalinin erişemediği Cennet. Hasretini çektiğimiz Cemâl'ine vuslât edeceğimiz Cennet. Habibinle Kevser'inde muhabbete kavuşabileceğimiz Cennet. Dünyadaki imtihanlara sabredenlere, rızan için çabalayanlara lutfedeceğin Cennet.
Ey Kerim Rabbimiz! Ey rahmeti, gazabını kuşatmış olan! Bunca verdiklerine karşılık sadece kıymet bilip şükretmemizi isteyen! Bizi affet, bizi bağışla. Seni hakkıyla bilmeyi nasip et. Hiç eksik etmediğin yardımını görmeyi nasip et. Bütün acziyetimle merhamet deryana sığınıyorum.