Örün kalın taş duvarlarınızı insanlar,
İstediğiniz kadar kaskatı örün.
Geçemesin içeriye kaçaklar, göçmenler!
Ama ne olur vazgeçin dikenli tellerden!
Çünkü çocuk bedenleri dayanamaz,
Yüzünü, sırtını çizip kanatan dikenlere,
Mümkün değil, bebekler katlanamaz…
Dikin tepelere görkemli duvarlarınızı,
Dilediğiniz kadar yükseğe dikin.
Kale bentlerine benzesin, zararı yok.
Lakin sivri, dikenli telleri atın artık
Yara bere içinde kalıverirler yazık:
Zira yaşlılar, anneler aşamaz engelleri,
Acıyın, merhamet edin birazcık…
Elbette korunacak vatanın hudut boyları!
Ama kabul edin sadece insanlar değil,
Kuşlar da uçuyor gökyüzünde gün boyu,
Ki onlar havada sınır tanımaz, süzülürler:
Kâh o yamacın ucunda, kâh bu orman içinde.
Narin kanatları takılmasın keskin dikenlere,
Dolanmasın karanlıkta ayakları kör tellere…
O kuşlar arasında türlü türlüsü var:
Leylek, kartal, doğan, martı, serçe, şahin…
Yoğunsunuz bilirim aklınıza gelmez belki,
İnsanları düşünmeseniz bile, bir an
Vicdanınıza danışın lütfen: Allah için,
İnandığınız bütün kutsallar adına,
Can dostlarımıza sevgi, şefkat gösterin…
Bakın bir güvercin uçuyor sınırların üstünde
Bembeyaz, güpgüzel, şipşirin bir kuş o.
Ağzında zeytin dalı, barış şarkısı söylüyor
Duvarın üstünde kanat çırparken yaralandı
Şimdi yerde can veriyor, gözleri açık
Yüreğinden ince bir kan sızıyor toprağa
Güzellik serpiyordu gökyüzüne oysa, yazık!
Biliyorum gereksiz bulacak çoğunuz bu isteği.
Siz ki büyük işlerin peşinden gidersiniz hep.
Ama unutmayın ki her can bize emanettir.
Korumalıyız dostlarımızı yerde, tepede.
Gün gelir biz de veda ederiz dünyaya sonra
Bedenlerimizi servi altında toprağa bırakıp
Süzülür ruhlarımız, semaya kuşların arasına.
27 Ekim 2021