Bir Barış Manço var ki; ne kendisinden öncenin devamı oldu, ne de kendisinden sonra ikinci bir Barış Manço var oldu. Bestekâr, şarkıcı, söz yazarı, program yapımcısı ve sunucusu, köşe yazarı, Devlet Sanatçısı, Kültür Elçisi… Bir neslin Adam Olacak Çocuklarının Barış Abi’si.
Çocuk ve aileye yönelik eğitici ve eğlendirici bir dünya belgeseli ‘’ Barış Manço ile 7’den 77’ye ‘’ ile 1988 yılında Pazar sabahlarının vazgeçilmeziydi bir zamanlar.
‘’ Adam Olacak Çocuk’’ ile öğütler verdi, çocukların yeteneklerini sergileme imkânı sağladı, o dönemki şanslı çocukların hayatında güzel hatıralar bıraktı. ‘’İkinci Kahvaltı’’ ile büyüklerimize ve yaşlılarımıza hitap etti. ‘’ Dönence’’ ve ‘’ Dere Tepe Türkiye’’ ile de karış karış dünyayı, Türkiye’yi gezdi, evlerimize konuk oldu. Herkese hitap edip, 7’den 77’ye hepimizin sevgilisi oldu. Dünya ülkelerine yaptığı kilometrelerce seyahatler ile kendisine ‘’dünya vatandaşlığı’’ verildi; bu özelliğinden dolayı ‘’Barış Çelebi’’ olarak adlandırıldı.
Türkçe sesli müziğin tartışılmaz ekolü, Anadolu rock müziğinin kurucularından Barış Manço’nun Başlıca şarkıları Arapça, Bulgarca, Flamanca, Almanca, Fransızca, İbranice, İngilizce, Yunanca ve Japonca olmak üzere onlarca dile çevrilip yorumlandı. Dünyanın her yerinde konserleri büyük ilgi gördü.
1990 yılında Ertuğrul Fırkateyni’nin Japonya'ya gelişinin 100. yılı nedeniyle düzenlenen "Türk Japon dostluğu" etkinlikleri kapsamında Japonya’ya gitti ve Japonya'daki ilk konserini verdi. Bu konseri Japon Veliaht Prensi de izledi. Öyle ki hiçbir sanatçının konseri o dönemde böyle büyük bir ilgi görmedi, ülke tarihine ismini kazıdı. Salon Türk bayrakları ile hınca hınç doldu.
1991'de Japonya'ya tekrar gitti ve Tokyo Soka Üniversitesi İkeda Salonu'nda konser verdi. Türk bayrakları ve büyük bir kalabalık ile karşılandı. Konser sırasında Manço'yla birlikte Soka Üniversitesi rektörü ve Soka Vakfı başkanı Daisaku İkeda'nın ellerinde bayraklarla Kara Sevda şarkısını söylemesi ve salonun coşkulu görüntüsü, Türkiye'de de konserin ilgi görmesini sağladı.
İkinci Dünya savaşı yıllarında doğduğu için ebeveynleri ‘’ Barış’’ ismini vermiştir. Kendisi de iki erkek evladının adını Doğukan ve Batıkan koymuştur. Doğu’nun ve Batı’nın barış köprüsü olan Barış Manço gönüllere her daim taht kurmuş. İsminin hakkını vererek bir barış, kültür elçisi olmuş, her zaman huzur istemiş, huzur dilemiş ve sosyal sorumluluklarını yerine getirerek bir Türk milliyetçisi olarak son nefesine kadar tüm dünyaya ülkesinin tanıtımı için kıymetli hizmetlerde bulunmuş, hep barış mesajı vermiştir.
Fransa’ da bir canlı yayına konuk olur. Spiker Manço ile dalga geçmektedir. Sürekli ‘’ İşte Türk, yani barbar, vahşi…’’ Barış Manço daha fazla dayanamaz:
-Yanınızda kâğıt para var mı?
Barış Manço ısrar edince, spiker cebinden kâğıt paraları çıkarır. Bu olaydan az önce Barış Manço ‘’Anahtar’’ adlı şarkıyı söylemiştir. Bu şarkının bir bölümü şöyledir:
‘’ Beş Akif- bir saat kulesi; iki kule- bir Fatih, beş Fatih- bir Mevlana, iki Mevlana- bir Sinan… ‘’ bu şarkı bir matematik sorusudur. Ve o şarkıda adı geçen kişiler o dönemde Türk paralarının arkasında fotoğrafı olan kişilerdir.
Barış Manço spikere sorar:
-Bu paranızda fotoğrafı olan kişi kimdir?
Spiker, ‘’General’’ der. Barış Manço diğer paralarda olan kişileri de sorar, spikerin verdiği cevap; ‘’falanca amiral, falanca komutan.’’
Barış Manço cebinden kâğıt paraları çıkarır:
-Bakın bu fotoğrafı görülen kişi Mehmet Akif Ersoy’dur, kendisi büyük bir şairdir. Bu fotoğraftaki kişide Mevlana’dır, bir düşünürdür. Bu paradaki kişi Fatih Sultan Mehmet’tir adaletin sembolüdür. Bu paradaki kişi ise Atatürk’tür, ‘’Yurtta barış, dünyada barış’’ diyen ulu önderimizdir. Bizim paralarımız işte bunlar. Biz ince ruhlu, kibar, medeni insanlar olduğumuz için paralarımızın arkasına şairlerimizin, düşünürlerimizin, bilim adamlarımızın fotoğraflarını bastık. Siz Fransızlar asıl kendiniz barbar, vahşi olduğunuz için paralarınızın arkasına hep savaş yapan adamlarınızın fotoğraflarını basmışsınız!
Barış Manço’nun cevabından sonra televizyon yöneticileri canlı yayını keser ve spikeri programdan alırlar. Başka bir spiker gelir, canlı yayın devam eder, Barış Manço’dan ve Türkler ’den özür diler. Program devam eder.
Barış Manço demiş ki; ‘’ Bir gün ölürsem, öldüğüm günü değil, doğduğum günü hatırlayın.’’
Biz seni hiç unutmadık ki Barış Abi… Kimseye zarar vermeden ülkesini seven, tarihini seven, milletini seven bir sanat ekolü olarak yol aldın, yaşadın, güzellikler yaşattın, güzellikler miras bıraktın. Kar taneleri gibi yol aldın. Karlı; 1 Şubat 1999 günü aramızdan ayrıldın. Ruhun şad, mekânın cennet olsun… Seni çok özledik…