Warning: Use of undefined constant full - assumed 'full' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/yenirady/yakuptutum.com.tr/arsiv/wp-content/themes/iyi tema/header.php on line 147


  • İdeali Olan İnsanlar İddialı Olmalıdır
    İdeali Olan İnsanlar İddialı Olmalıdır
  • Aydil Erol: “Dostların Hasını Gördüm”
    Aydil Erol: “Dostların Hasını Gördüm”
  • İstanbul’un En Büyük Kütüphanesi Rami’de Açılıyor
    İstanbul’un En Büyük Kütüphanesi Rami’de Açılıyor
  • Nâzım Tektaş ile Mülakat
    Nâzım Tektaş ile Mülakat
  • Muaz Ergü’nün Mehmet Nuri Yardım ile Mülakatı
    Muaz Ergü’nün Mehmet Nuri Yardım ile Mülakatı
  • Ahmet Efe: “Sanatta Asıl olan İnançtır”
    Ahmet Efe: “Sanatta Asıl olan İnançtır”
  • Hüseyin Kutlu: “Yazı Sanatımıza Ciddi Bir Alaka Var”
    Hüseyin Kutlu: “Yazı Sanatımıza Ciddi Bir Alaka Var”
  • İttihadı İslam, Meşveretle Olacaktır
    İttihadı İslam, Meşveretle Olacaktır
  • İhsan Kurt ile Mülakat  
    İhsan Kurt ile Mülakat  
  • Muzaffer Deligöz ile Mülakat (1)
    Muzaffer Deligöz ile Mülakat (1)

YAZARLARIMIZ

Filiz Çırpıcı

Warning: Use of undefined constant first_name - assumed 'first_name' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/yenirady/yakuptutum.com.tr/arsiv/wp-content/themes/iyi tema/yazarlar_single.php on line 41
Filiz
Warning: Use of undefined constant last_name - assumed 'last_name' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/yenirady/yakuptutum.com.tr/arsiv/wp-content/themes/iyi tema/yazarlar_single.php on line 41
Çırpıcı
Eklenme Tarihi: 24 Ekim 2021, Pazar 23:24 - Son Güncelleme: 24 Ekim 2021 Pazar, 23:27
Font1 Font2 Font3 Font4
Bilmem ki Sen Nesin Gönül

                         

 

 

Sana derler ki sînesin

Yar yüzüne âyinesin

“Küntü kenz”e hazinesin

Bilmem ki sen nesin gönül

 

Diye başlar gönül ile söyleşmeye Hak âşıklarından Osman Hulûsi Efendi. Sînede taşıdığımız hazineye, gönle seslenir. Ey gönül, sen öyle sîne deyip geçilecek bir varlık değilsin. Çok kıymetlisin. Öyle ki Yar’in yüzüne âyine sensin. Hakk’ın âşıkları Cemâl’in güzelliğini sende seyreder. Sen o güzelliğe ayna olacak değerde, parlaklıkta, göz kamaştırıcı tezyînattasın.

 

Vaktiyle Şeyh Galip muhteremin, Divan şiirinin son muhteşem kaleminin de veciz bir şekilde bir beytinde ifade ettiği gibi:

 

Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen

Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen

 

dediği gibi… Ey insan, sen âlemin, kâinâtın özüsün. Kıymetini bil, zâtına hoşça bak. Bu kâinâtın, âlemlerin gözbebeği olan âdemsin sen.

 

Şöyle devam ediyor âşık: Sen “ Küntü kenz”e hazinesin. “Küntü kenz” ifadesi, bir kudsî hadise işaret eder. “Ben gizli bir hazine idim, bilinmek istedim.” der Rabbimiz. İşte bu sır, bu hazine, müminin kalbinde gizlidir. İşte gönül, böyle bir sırra, hazineye ev sahipliği yapar âdetâ. Cilalanmış kalplerde, aşk ile temizlenmiş gönüllerde bu hazinenin pırıltıları görülür.

 

Şeyh Hamid-i Velî’nin, daha yaygın bilinen adı ile Somuncu Baba’nın torunlarından olan Osman Hulûsî Efendi Dîvanı’ndan bu mısralar…  Divan şiirinin 20. yüzyıldaki örneklerinden olan Dîvân-ı Hulûsî-i Darendevî adlı eserindeki gazel, ilahi, kaside, rübâî türlerinden şiirleriyle; mutasavvıf, şair kişiliğini tanıyoruz Osman Hulûsî Efendi ‘nin.

 

Somuncu Baba’nın, gönüller sultanı atasının dedesinin izinden gidip kendini insanlığa hizmete vakfetmiştir Hulûsî Efendi. Yazdıklarıyla, mektupları, şiirleriyle; örnek ahlâkıyla, gerçek tasavvufun, insanlığa hizmet olduğunu göstermiştir.

 

Şimdi, bize bizi anlatan, varlığımızdaki insan cevherini farkettirip yücelere taşımayı murad eden şiirinin mısralarından feyz almaya devam edelim.

 

Gâh Tanrı’nın has kulusun

Gâh mâsivâlar dolusun

Gâh uslusun gâh delisin

Bilmem ki sen nesin gönül

 

Gönül değişken bir varlık. Bir bakıyoruz mâsivâ ile yani dünyevî hevesler, hırslar ile dolup taşıyor. Hakiki mânâsını unutuveriyor. Bir de bakıyoruz, ulvî mânâlara dalıp has kullardan bir kul oluyor. Koca derviş Yunus’un da ilahisinde dediği gibi:

 

Hak bir gönül verdi bana

Ha demeden hayran olur

Bir dem gelir şâdân olur

Bir dem gelir giryân olur

 

Bir dem geliyor şâd olup neşe ile doluyor, bir dem geliyor gözleri yaşlı bir hüzün timsâli oluyor insan. Yunus’un da nice Hak âşığı gibi hassas bir kalbi var. Rikkatle, incelikle, kâinâttaki her hâle hayran olup mest ü hayrân dolaşıp duruyor.

 

Derler ki “kalp” kelimesi, “inkılâb”, yani değişmeyi ihtiva eder. Hâlden hâle dönüşen, inkılâb edendir kalp. Gâh uslu gâh deli oluşu ondandır zâhir. “Bilmem ki sen nesin gönül “ der şair. Bu sırrı çözmenin yolunda şaşkın, hayrân kalıverir.

 

Gâh müşgîn zülfe bestesin

Gâh gonca-i gül- destesin

Gâh ümîdsiz bir hastasın

Bilmem ki sen nesin gönül

 

Mecâzî aşka dalan gönül, misk kokulu zülfe bağlanır. Onun peşinden zincire vurulmuş köle gibi gezer. Gâh kendisi, bir gül destesinin goncası olur. Vakt gelir de ümitsiz bir hasta oluverir. Tâkâtinden birer birer düşer, mecalsiz kalır. Âh sen hangisisin gönül?

 

Şahbâz-ı Kudse lânesin

Şem´-i ruha pervanesin

Bir âşık-ı dîvânesin

Bilmem ki sen nesin gönül

 

Sen o mukaddes, mübarek, kutlu kuşa bir yuvasın. Ona mekan, mesken, yuva sensin. Ruhun ateşi etrafında dönen pervanesin. Dîvâneler dîvânesi bir âşıksın. Âh gönül! Bilmem ki sen hakikatte nesin? Bir sır, bir güzellik, bir tükenmez hazinesin… Biz dahî sırrına erenlerden olmak dileriz.

 

Vesselâm.


» YAZARIN DİĞER YAZILARI


BU YAZIYLA İLGİLİ YORUM YAZIN